SERA  GÖLÜ EFSANESİ

Eskiden bu Sera(Yıldızlı) vadisinde “Sera Deresi” var idi amma “Sera Gölü “ yoktu.Çünkü:Sera gölü sonradan oluşmuş ve ortaya çıkmış bir tabii bir göld...

Eskiden bu Sera(Yıldızlı) vadisinde “Sera Deresi” var idi amma “Sera Gölü “ yoktu.Çünkü:Sera gölü sonradan oluşmuş ve ortaya çıkmış bir tabii bir göldür.İnsanlar tarafından değil Yüce Allahın derenin batı yakasındaki kayalık dağı bir mevzii deprem sarsıntısıyla sarsması ve sallamasıyla çöken dağın kayarak derenin önünü kesmesi ve doldurmasıyla bu tabii göl var olagelmiştir.Yani ,bu tabii güzel göl bir deprem efsanesiyle oluşarak bugünkü halini almıştır.O gün yaşayanlar buranın bir deprem sarsıntısıyla oluşmasına bizzat şahit olmuşlardır.Bunlardan biri de o bölgenin,o vadinin adamı R.1331(M.1915) doğumlu Karaman köylü rahmetli rençber (çiftçi)Yaşar Köse beydir. 1945 yılından 1955 yılına kadar bizzat kendinin tuttuğu Osmanlıca hatıratını ben tercüme ettim.1950 yılı hatıratında şöyle diyor:”Yıl:21 Şubat 1950 .Günlerden Salı.Bugün Polathaneye gitmek üzere İbişoğlu Hacı Ömer’in evin başına gittim.Evin üzerinin kiremidini attırıyorlardı.Bize bir yük kiremid yükledim.Mehmedin evin başındaki kaya yarıldı.Aşağıya geldi.İki saat sonra çöktü.Kuturoğlundan 800 kilo Mısır,20 kilo tuz aldım.22 Şubat 1950 Çarşamba günü Seraya indim.Geldim.İbişoğlu Yeğenim Mehmedin evini sökmesine yardım ettim.Bütün dünya oraya toplandı.23 Şubat 1950 Perşembe.günü yine Mehmede yardım ettim.

Buradaki çöküş birinci çöküştür.Bu kısa notta ayrıntılara girilmemştir.Sadece yeğeninin evine gelen kaya nın evinin üzerini çökertmesini,kiremitlerini almalarını,yerinden oynayan kayanın iki saat sonra çöküşe geçtiğine değindi.Halbuki bu çok büyük bir olaydır.Dağın büyük kısmı küçük bir küçük bir dağ halinde gelip derenin önünü kesmiştir.O görüntü fotoğraf halinde mevcuttur

Seneler sonra 2010-2018 yılları arasındaki bu çöken dağın enkazı oradan dev makinalarla kaldırılarık yeri düzlenmiş,tarla sahipleri tarafından çeşitli iş yeri sahiplerine kiraya verilmiştir.O görüntüler de elimizdedir.

Bu vadinin asıl adı SERASOR’ dur.Kısaca ASOR denilmektedir.Sıcak ve verimli sulak bir vadi olduğu için “SERA” da denilmektedir.Yeni adı Yıldızlıdır.Burası Akçaabata bağlıdır.Cidde de yapılan bir kitap fuarında Fuarın sahibi Trabzonda en çok sera Gölünü beğendiğini söylemiştir.Trabzona gelen Arap ve İranlı Turistler burayı da Uzungöl kadar beğenmektedirler. Bu vadi ve göl Akçaabat bağlıdır.Bu nedenle her türlü güzelliğinin korunması Akçaabat Belediyesi ve Kaymakamlığı tarafından yapılmaktadır . Bu coğrafi ve tabii mıntakanın Doğusunda Suğa (Akyazı)köyünün Kayara(Yeşiltepe) mahallesi vardır.

Güneyinde Derecik Nahiyesi ile Karaman köyü vardır.Batısında kayaların ve dağ yamacının kopup geldiği Mavra köyü ile Çadırdağı vardır.

Kuzeyinde ise Yıldızlı ve Karadeniz vardır.Bütün bu tabii çevresiyle bu sera Gölü bir ilâhî tabiat harikasıdır.

2019 senesinde liğ,çamur ve çöp dolan göl temizlenmiş,kayıklarla gezinti gölü haline getirilmiştir ki Ankara Gençlik Parkını andırır.Zira Trabzonun içinde böyle güzel doğal bir vadi veya par yoktur.Trabzon Merkezine de çok yakın olduğundan kolaylıkla gezilebilmekte birkaç tabii güzellik bir arada seyredilebilmektedir. Çevreye ASOR denilmesinin sebebi aslı “ASUR” dur.Osmanlıca Asur kelimesindeki Vav harfi O da okunur.Tıpkı “Pontos” kelimesinin Vav yüzünden “Pontus” diye ,Polathanenin,Pulathane okunmasında olduğu gibi.Tarihte Pers,Fenike,Got,Moğol,Roma,Arap,Tatar,Kimmer,Kuman,Kıpçak, Haldî,Saka gibi kavimler Trabzona uğradığı gibi Asurlular da Milâttan önce uğramışlardır.Bu nedenle eskiden değirmenler ,sebze ve balık vadisi olan bu vadiye Asor denilmektedir.İşe bakınızki SERASOR Osmanlıca “Baş Asur “ demektir.Trabzonda 1950’den sonraki Temel fıkraları da bu vadide Değirmenci ve şoför olan İbişoğlu Temel Yumak tarafından üretilmiştir.Yıldızlı belediyesi kitabını da yayınlamıştır.Mezarı Yıldızlı Camii batı kısmındaki kabristandadır.Demek oluyorki bu vadi her bakımdan Turistik bir yer olmaya adaydır.

Sera gölünün batı Kenarındaki ev ve tarlalar İbrahim dayımın eşi Rahmetli Ayşe Teyzenin kardeşi Mehmet…………….ve Polis Ali ……… beylerin tarlalarıdır.

Bir ara Sera Gölü tesislerini Yeşil tepe mahallesinden Div Mustafa lakaplı rahmetli Mustafa Günaydın işletmiştir.Benim bugünkü Akyazı Trabzon stadı sahilinde denizkıyısında hem Motorum ve hem de Aynagıç bir kayığım vardı.Bu kayığı Sera Gölüne gezmek için bırakmış,tesisler için Div Mustafaya vermiştim.Bir gün bir Temmuz sıcağında kayıkla gölü gezdik.Kenarlarındaki sazlıklarda çok su yılanları küme küme dolaştığını gördüm.Amerikalılar da bir ara sürat yarış motorlarını oraya getirip inceleme yapmışlardı.Gölde balıktan çok yılan olduğun söylemişlerdi.Hatta balık adam elbisesiyle göle dalmışlardı.Yani Trabzon Boztepede Nato radarı kurdukları zamanlar..Sonra bu göle çok sayıda sazan balığı atılmıştır.Bıyıklı dere balıkları da burada yaşamaktadır.Zaman zaman 1990’da olduğu gibi sel felaketleri bu göl çevresinde olduğu zaman göl taşmakta ,aşağıda yıldızlıya doğru tehlike saçmaktadır.Bu sel taşkınlıklarında göl taştığı için aşağıdaki vadiye çok balık geçmektedir.Şimdi devletin ilgili Bakanlıkları bu durumlara göre yeni tedbirler almaktadır.

Sera Gölü çevresinde çok kalabalık nüfus iskân etmektedir.Sera gölünün önünü kesen Dağ Çok güzel tabii bir baraj konumu da oluşturmuştur.Buranın çöküşünün ikinci si 1952 yılında olmuştur.Ben beş yaşlarında idim.Akyazının Ergüneş mahallesinden Hasan Koç dedemin Konak Kıranı mahallesindeki evine gitmiştim.Çok büyük bir gürültü çıktı.İkinci defa dağ çökmeye başladı.Rahmetli dedem o çöküşte elimden tuttu evin kuzeyinden parça parça çöküşleri izlemeye başladık.Fakat hiç kimseye bir zarar gelmedi.Zira ikinci çöküşler birinci çöküşlerin araksında yıldı kaldı.O günü de hiç unutmadım.Birinci çöküş efsanesini de birincisini gören Hasan Koç dedemden dinledim:

“Dağ ilk defasında gümbürdeyerek çökmeye başladığı zaman deprem gibi çok büyük sesler çıkarmıştı.Her tarafı toz –duman kalmıştı.Çevre halkı korku ve panik içinde izlemişti.Kıyamet kopuyor zannetmiştik.Yoldan dere yukarı bir asker gidiyordu.Meğer izine gelmişti.Bir de oralarda bir köpek geziyordu.Çökeğin altında kaldılar.Başka bir zayiat olmadı.Bir çoban da derenin bizden tarafındaki yamaçta koyun bekliyordu.Karşıdan dağın gelişini görünce korkudan bayılıp düşmüştü.Adı Mehmet Ergündü.Onu orada köylüler bulmuşlardı.Korkudan dili tutulmuştu.Derenin önünün kesildiği andan itibaren orada göl oluşmaya başladı.Bugünkü göl ortaya çıktı.Adına Sera Gölü denildi.İşte efsane budur.”

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Yazıcı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.



Anket Trabzonspor bu sezon ligi kaçıncı sırada bitirir?
Tüm anketler