Orta Doğu ya da “öğrenilmiş çaresizlik”

Bakalım Avrupa’ya, Amerika’ya, Uzak Doğu’ya… Beğen beğenme, her şey rayına oturmuş gibi… Gel Orta Doğu’ya… Dünyanın temelleri burada atıldığından…...

Bakalım Avrupa’ya, Amerika’ya, Uzak Doğu’ya…

Beğen beğenme, her şey rayına oturmuş gibi…

Gel Orta Doğu’ya… Dünyanın temelleri burada atıldığından…

Yazıyı bulanlar, kentleri kuranlar ve tüm inançlar…

Bugün uygarlık varsa temellerindeki ilk harçta mutlaka Orta Doğu var.

Hal böyle olunca uzaklara açılmak gibi bir dertleri de olmamış.

Çölden önce her yer güllük gülistanlık ya…

Sonra bir rüzgâr esmiş, tarumar olmuş. Petrol yetişmiş imdatlarına, doğalgaz…

Tam düzlüğe çıkılacak… Bu kez Batı çökmüş gırtlağına.

***

Empati yapsak. Kendimizi Filistin’de yaşayan bir çocuğun yerine koysak.

Her geçen gün o cehennemin bizi de yutacağına biraz daha inansak.

Başkentimizde hapsolsak, Gazze’de füzelerle vurulsak.

Bir bir kaybetsek sevdiklerimizi, komşularımızı…

Mahallemiz yerle bir olsa ve sonunda taşın toprağın, kanın gözyaşının içinde kalsak.

Türkiye hariç, “gelişmeleri endişeyle izliyoruz”dan başka bir ses duymasak.

Okul nedir bilmeden, birilerinden bile dinlemeden…

Öğrenilmiş çaresizlik’ nedir, bizzat yaşasak.

Aslında çaresiz olmadığınız halde…

Çaresiz olduğunuza inandırılarak çözebileceğiniz sorunu çözmek için hiçbir şey yapmamayı öğreniyorsunuz.

Sürekli yalan duymaktan, entrikalara tanık olmaktan bıktığınızda…

Müttefiklerinize güveninizi kaybettiğinizde…

Bir ateş çemberinin tam ortasında kaldığınızda…

Hak hukuk "Hak getire"... Etik? “O da ne?”

***

Hani Osmanlı gidecek, kavga bitecekti?”

Sanırım bu soruyu sorma hakkımız doğdu artık. “Alo!.. Ne oldu o iş?”

Bir asırdır huzur içinde başını yastığa koyan mı kaldı?

Yüzü gülen, hayal kuran, sofrasında doyan? Orta Doğu’yu kan gölüne çevirenler… Açık açık ya da dolaylı olarak destekleyenler… Eserinizle övünebilirsiniz.

Tarih sizi asla affetmeyecek, öldürdüğünüzü çocukları, söndürdüğünüz ocakları…

Bu düşmanlık niye” diye kendi kendinize sorsanız.

Bi dursanız” diyoruz, “bi dursanız”.

Sınırlar belli artık, kabul edilmiş BM kararları ortada…

Hani aynı Allah’a inanıyorduk… Hani Hz. İbrahim’in soyundan geliyorduk…

***

Ne menem şeymiş şu “öğrenilmiş çaresizlik”.

İyi de neden hep bizim etrafımızda dolaşır durur?

Elimizi ayağımızı bağlar, coğrafyamızı daraltır, cebimizi boşaltır.

Türkiye, eski Türkiye değil ama ne yazık ki dünya hâlâ eski dünya…

Çok dikkatli atmalıyız adımlarımızı…

Krallıklarını korumak isteyenler toz duman olacak, haberleri yok.

Beş yüz yıllık ortak vatanımız Osmanlı coğrafyasında…

Özellikle Orta Doğu’da taşlar yerinden oynayabilir.

Yeni kapılar açılabilir ve kardeşliğin en güzel fotoğrafına sahne olabilir.

Ya da ‘Dünyanın Delisi’ yüzünden her an her şey tersine dönebilir.

Psikolojik vaka’ gibi görülse de ‘öğrenilmiş çaresizlik’ bazen işe yarayabilir.

Devletler için de çıkışı hızlandıran bir süreç gibi geliyor bana.

Kaybedecek bir şeyi olmayanlara ölüm vız gelir tırıs gider.

Yeter artık” diyerek ayağa dikilse dünya.

Ya da biri çıksa Dünyanın Delisi’nin karşısına…

Çünkü deli deliyi gördü mü değneğini saklar, yelkenleri indirir.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Bahaettin Kabahasanoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.

01

Mehmet Doğan - Çok güzel bir değerlendirme yapmışsınız. Kaleminize sağlık.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 19 Mayıs 11:25


Anket Trabzonspor bu sezon ligi kaçıncı sırada bitirir?
Tüm anketler