YETER Mİ?

Güzel şeyler de oluyor bu arada...
Dünyanın en zor coğrafyasında kan gövdeyi götürürken...
Hemen hemen bütün büyük planlar Orta Doğu ile bir şekilde ilintili iken...
Her güne "acaba ne olacak" endişesiyle uyanırken...
Türkiye sakinlerini adeta göklere uçuran gelişmeler de yaşanıyor.
Yine spor yetişiyor imdadımıza...
Kadın Voleybol Milli Takımımız Dünya Şampiyonu...
Derken bir hazırlık maçı...
Hemen herkes "Almanya bu, panzerler, kaliteleri ortada" türünden bir ruh hali içindeydi.
Maçın başında 1-0 geriye düşünce "eyvah" diyenlerimiz çok olmuştur.
Fakat kendi sahamızda oynar gibiydik.
Seyircinin çoğu Türk...
Bizim çocuklar gerçekten harika bir iş çıkardılar.
Hazırlık maçı da olsa Almanya'dan 3-2 galip dönmek öyle her babayiğidin harcı değil.
***
Her şey üst üste geldi.
Tam da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Alman Şansölyesi Olaf Scholz'a dünya basını önünde demediğini bırakmadığının ertesi günü...
O an aklımdan şöyle geçti. "Her ne kadar planlı bir hazırlık maçı da olsa... Yedikleri yemekten zehirlenebilirdi futbolcular! ... Ya da bir başka bahane bulunurdu. Kimseler de bir şey diyemezdi".
Fakat Almanlar bizim gibi "heyecanlı milletler kategorisi"nde değiller.
Öyle her düşündüklerini açık seçik söyleme taraftarı hiç değiller.
İşte tam da bu mealde bir karşılaşma oldu.
Bizimkisi Gazze ile yüklenirken... Scholz'un imdadına medya mensupları yetişmişti.
Ya da bize öyle geldi.
***
Nelerin konuşulduğu zaten biliniyor fakat Alman medyasında " Erdoğan, Scholz'a haddini bildirdi" benzeri manşetler çoktu.
Televizyonları başında ya da cep telefonlarından izleyenler... Çoğunluk, Sayın Erdoğan'a hak vermiş, Avrupa'nın ve dolayısıyla Batı dünyasının Gazze olayında kötü bir sınav verdiğine adı gibi inanmış, yeni bir ikiyüzlülüğe tanık olmuştu.
***
Maçı, bu atmosferde izlemiştik.
Gollerimizden sonra dağların ses verdiği muhteşem atmosferde...
Biz böyleyiz işte.
Almanya'yı sahasında yenerken golleri de Gazze için atmak gibi bir şeydi bizimkisi...
Ya da bize öyle geldi.
***
Onca sorunun ortasında olsak da mutluyduk ya da borsa deyimiyle mutluluğu satın almış sayılırdık.
Bir kez daha gördük ki futbol sadece futbol değil...
Usta kalemler ve yorumcular yazılabilecek, söylenebilecek her şeyi yazdı, söyledi. Biz, olayın biraz daha siyasi ve sosyal tarafındayız.
"Gazze'de yanlış yaparsan yersin golleri..."
***
Sonbahardayız.
Tam da Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil'in dediği gibiyiz aslında...
Bir yanımız yaprak döker
Bir yanımız bahar bahçe
O, "yaprak döker" dediği, Gazze'de düşen bedenler, dökülen kan ve gözyaşı...
"Bahar bahçe" ise içimizi ısıtan haberler, özellikle de Almanya'yı Almanya'da yenmek...
***
Spor, müzik, teknoloji...
Her kim ne ile uğraşırsa uğraşsın...
Bu millet onlardan başarılı bir performans istiyor.
Hele hele sırtınızda milli forma varsa...
Yurt içinde ve dışında milyonlarca insan size saklamışsa zamanını, gözyaşını, heyecanını...
O zaman terinizin son damlasına kadar...
17 Kasımda tam olarak böyle oldu.
Biz, önceki gün...
Sepetinde dört dünya şampiyonluğu bulunan bir takımı yendik.
İyi oldu, çok da güzel oldu!..
Artık bundan sonra onlar düşünsün, "Bu Türklere karşı nasıl bir taktik izlemeliyiz? Almanya'yı yenen..."
Böyle şeyler işte...
***
Gazze'yi saymazsak...
2023 çok uğurlu geldi.
Karabağ Sorunu çözümlendi.
Libya, bildiğimiz gibi...
Kızılelma, bir büyük ülkü olarak yeniden doğdu sanki...
"Türk Devletler Teşkilatı" daha canlı...
Mısır'la barışıldı, belli ki sırada Suriye var.
Ve daha neler neler?
Spor ve teknolojide de emin adımlarla ilerliyoruz.
Yeter mi?
Yetmez.
Konumuza dönersek...
Sen, Almanya'yı yendikten sonra Galler'e takılamazsın.
Savaş uçağında dünyada ilk beşe girmek üzere iken Doğu Karadeniz'i raysız bırakamazsın.
Gazze olayında tüm dünyanın takdirini kazanırken kendi ülkende hesapsız kitapsız olamazsın.