Bir Başkadır Benim Memleketim

   Filistin’de Gazze şehri insanların başlarına yıkılıyor. İsrail Hamas’ı cezalandırma adı altında Filistin halkına ölüm yağdırıyor. Amerika başkanına yaşananlar sorulduğunda “savaşlarda sivil ölüm olur” diyerek pişkin cevap veriyor. Dolayısıyla her gün 500-1000 civarında ölü sayılarıyla ertesi güne doğuluyor.

   Dünyanın demokrasiden, insan haklarından yana olan güçleri kendi hükümetlerine rağmen Filistin halkına destek vererek hükümetlerinin duyarlılığını artırmaya çalışıyor.

   Türkiye’de de demokratik güçler Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına vurgu yaparak hükümeti adım atmaya zorluyor. Siyasal İslamcı çevreler ise yaşananları İslam-Yahudi çerçevesine taşıyıp dinler savaşı eksenine oturtuyor.

   Enteresan olan ise AKP hükümetinin politikası. Ülkeyi yöneten hükümet İsrail’e  yönelik herhangi bir yaptırıma yönelmezken onlarda toplumu duyarlı hale getirmek amacıyla 28 Ekim’de Kudüs mitingi düzenleme kararı almış.

   AKP mitingiyle toplum daha da duyarlı hale gelirse hükümet ne yapacak? Toplumun dediklerini yapacak mısınız?

   Toplumu duyarlı hale getirip kendinizi duyarsız konumda tutmak gibi bir çelişki sanıyorum ki dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamış ve görülmemiştir.

   Muhalefet öyle ya da böyle iktidardan bir şeyler beklerken iktidarın en büyük destekçisi MHP Gazze’ye asker göndermek gibi en uç girişimi önererek topu taca atıyor.

   Bırakın Gazze’ye asker göndermeyi  İsrail ile ilişkileri askıya almayı öneremezken böylesi bir çıkışla varlığını ispat etmeye çalışmak halkı anlamaz yerine koymaktan başka bir şey değildir.

   Başta Ortadoğu olmak üzere Türkiye böylesine afaki açıklamalar yapmak yerine yapılabilecek askeri bir tepkiyi gerçekleştirerek en azında sivil ölümlerin durdurulmasına katkı sağlayabilir. İnandırıcı olduklarını kanıtlayabilirler.

  Peki en asgari bir ortak tepki neden oluşturulamıyor?

 Ortadoğu’daki yöneticilerin büyük çoğunluğu ya ABD tarafından iktidara taşınmış ya da ABD’nin desteğiyle iktidarda bulunuyor. Bu nedenle de eli kolu bağlanmış durumdalar.

   Türkiye’nin refleks göstermesi ise İsveç’in NATO üyeliğini TBMM’ye sunulması sonucunda kazanılacak güvene endekslenmiş durumda. AKP hükümeti açıkça ABD’ye  biz size İsveç’in NATO üyeliğine karşılık siz de bizim itirazlarımızı anlayışla karşılayın demeye getiriyor.

   Demokrasi güçleri olarak bunların farkında olduğumuzdan gücümüz oranında hükümeti etkileme çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

   “ Kendisi olmayan başkası oluyor” özdeyişidir yaşanmakta olan.