Trabzon İnsanının Hayatı Bu Kadar Değersiz Mi?

Günebakış Gazetesi dün 6 kişinin yaşamını yitirdiği otobüs kazasını tekrar manşetine taşıyarak “Tali Kusurlu, Tutuklu Asli Kusurlular Özgür” başlığını attı. Trabzon’da Büyükşehir Belediyesi’yle ilişkilendirilen iki ölümlü vaka yaşandı. Bunlardan ilki; 15 Temmuz 2022 tarihinde Yalıncak Plajı’nda, diğeri Akçaabat Işıklar’da… Yalıncak Plajı’nda Mustafa Uzun isimli bir genç arkadaşlarıyla plajda denize girdi. Daha sonra kenarda dinlenirken elektrik direğine yaslanan Mustafa Uzun kaçak elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti. Büyükşehir Belediyesine ait olmasına rağmen Büyükşehir bu ölümden hiç rahatsız olmadı. Hatası olduğunu kabullenmeye hiç yanaşmadı. Olayın bilirkişi raporu yayımlandı ve bilirkişi raporunda büyük oranda hatanın, Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu kaydedildi. Ancak Büyükşehir Belediyesi ne yazık ki bu saatten sonra bile hiçbir duyarlılık göstermedi. Bu plajda bir insan kaybettik. Bir insan elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. Belediye ise hiçbir görevlisini göstermelik dahi olsa açığa almadı. Bu birinci vaka.

İkinci vaka ise, 4 Mayıs 2023 tarihinde yaşandı. Büyükşehir Belediyesine ait bir otobüs Akçaabat’ta Işıklar seferine çıktı ve 23 yaşındaki bu eski otobüsün yaptığı kazada 6 kişi hayatını kaybetti. Büyükşehir Belediyesi yine oralı olmadı. Soruşturma açtığını duyurdu ama yine tek çalışanını bile açığa almadı. Yine burada da geçtiğimiz günlerde bilirkişi raporu çıktı. Bilirkişi raporunda asli kusurlu belediye çalışanları gösterildi. Bütün belgeler ve kayıtlar ortada. Bütün bunlara rağmen Büyükşehir Belediyesi bir tek görevlisini rapordan sonra bile yerinden kıpırdatmadı. Biri Yalıncak Plajı’nda, 6’sı otobüs kazasında toplam 7 hemşehrimiz yaşamını yitirdi. 7 kişinin hayatına karşın Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan 7 kişi bile bu ölümlerden zarar görmedi. Günebakış Gazetesi olarak ister istemez bu 2 ölümlü vakayı bir gazeteci sorumluluğu çerçevesinde gündeme taşıyoruz. Şu soruyu özellikle soruyoruz. Trabzon insanının hayatı bu kadar değersiz mi? Hakikaten bu kadar acı karşısında hatalı görülebilen, hatası belli olan, hiç olmazsa bilirkişi raporuyla ortaya çıkan bu tablo karşısında neden duyarsız davranılıyor? “Deniyor ki yargılama yapılsın ya da zanlılar savcılık tarafından ortaya çıkarılsın ve biz o zaman açığa alalım ya da işlem yapalım.” Peki ya yapılan soruşturmalar. Ya kamu vicdanındaki yaralanmalar. Bunların cevabı yok. Bilirkişi raporlarında daha farklı iddialar yer alıyor. Gerek Yalıncak olayında, gerekse Akçaabat olayında savcılar Büyükşehir Belediyesi’ne yazı yazdıklarında tek seferde cevap alamıyor. Ancak çok kez yazı yazarak cevap alabiliyor. Yani Büyükşehir Belediyesi, hukukun kendisinden istediği bilgileri ve belgeleri vermekten bile kaçınıyor. Burada söz konusu olan insan. Görevi insana hizmet etmek olan bir belediyeden, sorumluluğu insana hizmet etmek olan bir çalışma anlayışından bahsediyoruz. Bırakın insana hizmet etmeyi, kendi hatalarından dolayı hayatını yitiren insanların hayatlarıyla ilgili dahi sorumluluk taşımayan bir anlayışla karşı karşıyayız.

Belediye Başkanlarının bir sıfatları vardır. Kendilerine aynı zamanda “Şehr-i Emin” denir. Yani şehirde yaşayan insanların kendilerinden emin oldukları kişilerdir. Söyler misiniz bu nasıl bir Şehr-i Eminliktir? Hayatını yitiren insanlar karşısında yeteri kadar duyarlı davranmayan bir anlayış karşısında bir Şehr-i Eminin kendisinden nasıl emin olacaksınız?

Günebakış Gazetesi olarak her iki olayı da takibe aldık. Takip ediyoruz. Bilirkişi aşaması akabinde davanın açılma süreci ve davanın yürütülmesi süreci. Bunu neden yapıyoruz? Bir gazetenin yaşadığı şehirde herhangi bir olaydan rahatsız olan, ya da memnun olan bir kişinin, bireyin ya da bireylerin memnuniyetleri ya da memnuniyetsizliklerini haber yapma sorumluluğu vardır. Önümüzde 7 insanın ölümüne sebep olan 2 vaka var. Ama ortada hala sorumlu yok. Buna gazetecilik literatüründe haberlerin anası denir. Yani bu şehirde Büyükşehir Belediyesinin hatasına bağlı olarak hayatını yitiren 7 kişinin meselesini takip etmeyen gazetecilerden değiliz. Bu bir gazeteci sorumluluğudur. Bu mesleğin gazeteciye yüklediği en önemli görevdir. Gazetecinin görevi bunu takip etmek ve toplumu bu bağlamda bilgilendirmektir. İşte biz bu sorumluluk çerçevesinde görevimizi yerine getiriyoruz.