LGBT ya da onursuzluğa karşı mücadele…

LGBTİ’nin onur yürüyüşü adı altında toplumun önüne çıkma girişimleri haklı olarak hükümet tarafından engelleniyor. Lakin aslolan eğitim yoluyla bu sapkın akımı engellemektir. Zira biz biliyoruz ki küresel emperyalizm, toplumları yeni projede kendine LGBTİ hakimiyeti ile bağlamak istiyor. Bunlar sıradan insanlar değil. Sokağa çıkanlar ya da trans diye yorumlananların arkasında sokağa çıkmayan ve arkadan idare eden güçler… Küresel bir güç ve dünyada hakimiyet kurmak isteyen onun ağları… Milletleri ya da toplulukları LGBT’i ile dönüştürerek (insan vasfından çıkararak) gerçek vasfından uzaklaştırmak istiyorlar. Yaratılmışların en üstünü olan insanı değerlerin en yükseği olan onurundan mahrum etmek istiyorlar. Onursuz bir milletin çok kolaylıkla buyruk altına alınabileceğini iyi biliyorlar.

Onuru olmayan ya da onursuz bir hareket olan LGBTİ’yi Türkiye’de taşıma görevi HDP’ye verildi. LGBT HDP’nin iliklerine kadar sızmış. Aslında LGBT’yi HDP taşımıyor. HDP’yi LGBT taşıyor!.. Dolayısıyla aklımıza ilk olarak aynı soru geliyor. Bu görev neden HDP’ye verildi? Çünkü LGBT’ye Türkiye’de hiçbir siyasi akım açıktan destek çıkamaz. LGBT’nin Türk toplumunda bir nefret unsuru olduğu biliniyor. Biz biliyoruz ki;  yalnız Türk toplumunda değil, Kürt toplumunda da aynı nefret keyfiyeti hakim. Ancak HDPKK’nın Türkiye düşmanlığı o kadar yüksek ki içinde LGBT’yi bile eritebiliyor. Yoksa biz inanıyoruz ki LGBT’ye öncülük yapan Kürt milletvekillerinden en çok Kürt aileler muzdarip. Azerbaycan’a ve Türkiye’ye karşı Ermenistan’ı destekleyen, Türkiye’ye karşı Yunanistan’a arka veren, Libya’da isyancı Hafter’i, Suriye’de Esat ve ABD’yi arkalayan HDP, Türk toplumu için öylesine nefret kutbunda yaşıyor ki LGBT’yi taşımaları da yadırganmıyor. Neredeyse kaderlerini bile birbirlerine bağladılar.

Adına “Onur yürüyüşü” dedikleri bu onursuz yaşam biçimi ile her gün gündemimizdeler. Bu lanetli akım Türkiye’yi sarmalına alabilir mi? Bize göre önce milli eğitim, ardından aileler duyarlı oldukça bu sapık hareket başarıya ulaşamaz. Ancak yasaklandıkça her yasağa duyulan ilgi gibi bu harekete de ilgi duyulduğu bir gerçek. Geriye bir tek bu sapkınlığı anlatmak kalıyor. Bıkmadan usanmadan anlatmak ve bu hareketin sistematiğine karşı örgütlenmek. Bütün Anadolu’da örgütlenip toplumu bilinçlendirmek.

Biz LGBT’yi FETÖ hareketiyle benzeştiriyoruz. Aynı kaynaktan beslendiklerini… Yol ve usulleri farklı olsa da aynı hedefi güttüklerini düşünüyoruz. Siyonizm dünyada İslam’ı tahrif etmek için FETÖ hareketini büyütüp besledi. FETÖ dünyaya yeni bir İslam getirecekti. Kuran’ın dışında tahrif edilmiş bir İslam…Bu hareketi Türkiye’den başlattılar. Türkiye’den başlayan FETÖ hareketi diğer Müslüman ülkelere kolay yayılacaktı. Şimdi aynı oyunun farklı vizyonu ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. Yine Siyonizm ama bu kez LGBT ile… LGBT üzerinden Türk ailesini ortadan kaldırmak istiyorlar. Bunu başarabilirlerse gücünü İslam’dan alarak ayakta kalan Türk ailesini bitirecekler. İslam’ı tahrif edip kendilerince yeni bir din üretecekler. FETÖ hareketi ile Hristiyan ve Yahudileri de Cennete göndermek istediler. LGBT hareketi ile de bu sapık ve lanetlenmiş topluluğu aklayacaklar. Yeni Lut kavmini oluşturacaklar. Buna karşı tek çare bilinçlenmektir. Yeni nesli ve aileleri bilinçlendirmektir. Demokratik hukuk çerçevesinde örgütlenmektir.

4 BİN KIZ ÇOCUĞU ERKEK, 2 BİN 700 ERKEK ÇOCUĞU KIZ OLMAK İÇİN BEKLİYOR

Ve bütün bu gelişmeler için örgütlenmenin zaruretini veya vahametin boyutunu daha net anlatabilmek için konu etrafında çalışan Prof. Dr. Ahmet Akın’ın bir konferansından alıntılar yapacağız. Aynı zamanda psikolog olan Prof. Dr. Akın, kendisine başvuran çocuklar üzerinden (aileler getiriyor) ciddi bir çalışma yürütmüş. Bugüne kadar Cerrahpaşa Hastanesi’nde 4 bin kız çocuğun erkek, 2700 erkek çocuğun ise kız olmak için sıra beklediğini kaydediyor. Bakın önümüzdeki en büyük tehlikeyi nasıl izah ediyor;

“Bugün Türkiye’de 400 bin çocuk tehlike altında. Eşcinsellik, toplumsal ölüm ve intihar… Bu çağın 5 temasından söz ediyorum. Eğlence… Özgürlük… Kadın hakları… Hayvan hakları ve çevre… Çocuklara buralardan geliyorlar. Müzikle, modayla geliyorlar. Sinemayla, diziyle geliyorlar. Ve bunların İslam’da olmadığını anlatıyorlar. Cerrahpaşa’da 4 bin kız, 2 bin 700 erkek cinsiyet değiştirmek için bekliyor. Yaşları kaç biliyor musunuz? 12-19 yaşları. İsimlerini sayayım. Ebrar, Ayşe, Hümeyra, Zeynep, Meryem, Betül, Asiye ve Kamile… Bizim isimlerimiz.

Dört yüz bin çocuk… Seneye 500 bin, 600 bin olacak. Çünkü o taraf cazip. Sosyal medya ellerinde. Kötüleri güzel gösteriyorlar. Alkolü cazip gösteriyorlar. Ama alkolden sonra tacizi, kusmayı, bıçaklamayı, intiharı göstermiyorlar. Durumumuz vahim kardeşlerim. Ama tamamen bitik değil. 400 bin çocuğumuz için 100 bin ilgilenen çıksa bu iş bir ayda tersine döner”

Prof. Dr. Akın’ın bu önemli açıklamalarından sonra tekrar aynı noktaya geliyoruz.  Tek çare toplumsal bilinç oluşturmak ve bilimin ışığında çalışmalar yapmak için örgütlü yapılar oluşturmak. Yoksa teker teker hepimizin çocuklarını, torunlarımızı yutacaklar. Aileleri yıkıp yeryüzünde yeni Lut Kavimi oluşturacaklar. Sorumluluk duyan beri gelsin.