Konsolosun mektubu ve cevabımız

Gazetemizde 8 Ocak 2020 tarihinde bu köşede yayınladığımız ‘İran ve Kasım Süleymani’ başlıklı yazımıza İran’ın Trabzon Baş Konsolosu Hossein Saberi’d...

Gazetemizde 8 Ocak 2020 tarihinde bu köşede yayınladığımız ‘İran ve Kasım Süleymani’ başlıklı yazımıza İran’ın Trabzon Baş Konsolosu Hossein Saberi’den cevap geldi. Sayın Başkonsolosun cevabına aynen yer vererek bu konuda düşüncelerimizi bir kez daha kaydedeceğiz.

“Saygıdeğer günebakış gazetesi

Genel Müdürü

Sayın Ali Öztürk

8 Ocak 2020 tarihinde zatıâlinizin Günebakış Gazetesinde "İran ve Kasım Süleymani" başlıklı yazınıza Başkonsolosluğun eleştirisi ekte "Müslümanların Generali, Şehit Kasım Süleymani" adlı yazı bilgilerinize ve gazetede yayınlanmak amacıyla gönderilmiştir.

Yüce Allahtan İran ve Türkiye halkı başta olmak üzere tüm Müslüman devletlerin ve milletlerin iftiharını temenni ediyorum.

Hossein Saberi

İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu

Saygılar ve selamlar;

Müslümanların

Generali, Şehit Süleymani

Eğer Müslüman yazarların ve düşünürlerin kalemleri o kadar yükselseydi ki, İslam Peygamber'inin misyonunun temel amacını bilip ve onu insanlara tanıtılsaydılar, o zaman mezhepsel, bölgesel ve toprak taassuplarından uzak olarak, günden güne Hz. Muhammed'in ümmeti bir birine yakınlaşacaktı ve dünyanın gerçek zalimleri maddi ve askeri güçlerine dayanarak ve Müslümanların aralarındaki küçük ihtilafları kullanarak yaptıkları zülüm ve şirklerin karşısında adımlar atarlardı.

Muazzam zulmün simgesi olan Amerika Birleşik Devletlerinin Başkanı'nm doğrudan komutası altında, ülkesinden binlerce kilometre uzak olan bölgede iki Müslüman İran ve Irak'ın generalleri terör ediliyor ve bundan sonra Müslüman yazar Amerikan'ın suçunu kınamak ve suçlarını saymak yerine general Süleyman'ının inancını tartışıyor, ve onu ve hükümetinin Şii destekçileri olarak tanıyıp ve ona şehit ismi verip veya vermediği konusuna kuşkuyla bakıyor!. Belki de sayın yazar İslam Devrimi'nin zaferinden sonra İran'daki İsrail büyükelçiliğinin kapatıldığını ve Filistin büyükelçiliğinin açıldığını bilmiyor veya bilmek istemiyor ve İran bu güne kadar Sünni Filistinlilerin haklarını gerçek anlamda savunması nedeniyle ve Irak ve Afganistan'ın iki örnek olduğu İslam ülkelerinde ABD'nin saldırgan politikalarına karşı olduğu için;

İran:

Kırk yıldır en şiddetli ve acımasız ekonomik, politik ve hatta ilaç yoksunluğa katlanıyor.

ABD Fars Körfezi üzerinde Irak'ın İran'a açtığı sekiz yıllık savaşını desteklemek için İran'ın yolcu uçağını düşürdü.

Nükleer bilim insanları İsrail tarafından terör ediliyor.

Sistemi düşürmek için çeşitli yıkım ve darbe operasyonlarıyla karşı karşıya kalıyor.

İranlı komutanlar ve askerler meşru Irak hükümetinin daveti üzerine IŞİD'e karşı şehit ediliyor.

Ne yazık ki Batı, Ortadoğu'da bağımsız ve Müslüman bir devletin varlığını kabullenmek istemediği için kendi medya propagandasıyla, Sünni-Şii inancının ihtilafları yolundan girerek, bazı ülkelerin halkının bir kısmının zihnine "İran Şii'yi genişletmek istiyor" sorusunu ekleyerek provoke etmeye çalışıp, dini duygulardan ve etnik taassuplardan yararlanarak Müslümanların birliğini ve empatisini zayıflatıp ve İran İslam Cumhuriyetinin bölgedeki emilim gücünü bahanelerle kısıtlamaya çalışıyor. Eğer İran devriminin sesi Ortadoğu halk tarafından duyuluyorsa, bunun nedeni, İran sisteminin mezhepsel eğilimlere bakılmaksızın tüm Müslümanları, özellikle de Filistinlileri savunmasındandır. Dolaysıyla eğer İran'ın ve Irak'ın halkının büyük bir kısmı ekonomik ve sosyal sorunlarına rağmen general Süleymani'ye ağlıyorsa, hayatını bölgenin Müslümanlarını ve İran'ın halkını desteklemeye adamış kişiye teşekkür etmek için ağlıyor ve general Süleymani'nin ABD hükümeti tarafından korkakça terör edilmesinin nedeni Süleymani'nin Irak'ın ve bölgenin Müslümanlarının desteklediğine göredir ve ABD hükümetinin İran'a ve İslam devrimine karşı olduğunun açıkça bir belgesidir. Dolayısıyla Sohrab Sepehri adlı bir İranlı şaire göre "Gözler gerek yıkanmalı, Başka türlü gerek görmeli".

***

Gelelim bizim yukarıdaki metne cevabımıza...

Haşdi Şabi komutanı Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından yaptığımız yorumda, ömrünü Müslüman öldürmekle geçiren Süleymani’nin şehit olmadığını ve olamayacağını kaydetmiştik. ABD’nin saldırısını reddettiğimizi ancak Süleymani’nin ölümüne de üzülmediğimizi yazmıştık.

İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Hossein Saberi’nin yazılı açıklamasına yukarıda yer verdik. Bu çerçevede;

1- “Müslüman yazarların ve düşünürlerin kalemlerinin yükselmesi, mezhebi açıdan mezhebi taassuptan uzak olmalıdır” diyor. Aynen doğru söylüyor. Biz de zaten İran’ın mezhebi bir taassupla hareket ettiğini, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de kadın çocuk demeden Müslüman kanı döktüğünü yazıyoruz. Kasım Süleymani’nin şehit olup olmadığına kanaat getirmek için yazmak için yazar ve düşünür olmaya gerek yok. Katlettiği insanlara bakınca zaten bir kanaat oluşur.

2- Sayın Konsolos İran Devrimi’nin ilk icraatının İsrail Büyükelçiliğini kapatmak olduğunu yazıyor. Doğrudur. Zaten bu hamlelerdir ki dünyadaki Müslümanlara uzun süre umut olmuş ve İran’a sempati duyulmuştur. Ancak daha sonra bunun sadece bir şekilden ibaret olduğu ve İran’ın böylesi bir propaganda ile İslam dünyasında sokağı etkilediği anlaşılmıştır. Aynı İran, gerçekte İsrail için değil, hep İslam dünyası için sorun üretmiştir.

3- Sayın konsolos bütün bakış açısını ABD’ye karşı duruşla izah ediyor. Evet. İran ABD’ye, ABD de İran’a karşıdır. Ama her ikisi de aynı zamanda Müslüman dünyasına da karşıdır. Kaldı ki biz Süleymani’nin katlettiği Müslümanları konuşuyoruz. İran-ABD ilişkilerini değil.

4- Şayet İran Şia hilalini genişletmek istemiyorsa Suriye’de kimi kimden koruduğunu izah etsin! 4 milyon Müslümanın ülkelerinden neden kaçtığını izah etsin! 4 milyon Müslümandan 400’ünün bile neden İran’a sığınmadığını izah etsin ve tabi Haşdi Şabi’nin kaç bin Müslüman katlettiğini kaydetsin.

5- Sayın konsolos doğru söylüyor. İran ve Irak’ta Şii halk, Süleymani’nin ardından ağlıyor. Ancak ne gariptir ki Irak ve Suriye’de ise Sünni halk seviniyor.

6- Sayın Konsolos İranlı şair üzerinden bir gönderme yapıyor. ‘Sohrab Sepehri’ adlı İranlı şair doğru söylemiş. “Gözler gerek yıkanmalı/ Başka türlü bakmalı.” Müslümana mezhep penceresinden bakılmamalı. İran artık mezhebi taassubu bırakmalı.Yeni bir dünya kuruluyor. İran bu dünyada mezhep taassubundan uzak bir vizyonla mevcut duruşunu gözden geçirmeli. Buna hem müslümanların hem dünyanın ihtiyacı var.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ali Öztürk - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.

02

yasar - elinize sağlık üstad, iran artık devletsel emellerini mezhep üzerinden uygulamayı bırakmalı. bir de takiyye yi.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 22 Ocak 11:13
01

bayana29 - aynen katılıyorum yazının cevabına sayın konsolos kendi cevap yazınızla celiştiğinizin farkında biledegilsiniz. i̇slamin hami̇li̇gi̇ne soyunmak adına fi̇li̇sti̇n meselesi̇ni̇n ardina siğinip mezhebi̇ni̇z adina bi̇nlerce muslümanin katli̇lyi̇ne göz yumuorsunuz. örnekmi sureye ve uzaga gitme iblibteki drama gözlüklerinizi cıkarıp baksanız melesiyi anlarsınız..

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 22 Ocak 11:13


Anket Trabzonspor bu sezon ligi kaçıncı sırada bitirir?
Tüm anketler