KEŞKE HER GÜN GELSEK

Çocuklardan biri böyle seslenmişti. Yosun tutmuş taşların arasından geçerken... Kekik ve yaban nanelerinin... “Yaz mı yoksa kış mı” arasında boc...

Çocuklardan biri böyle seslenmişti.

Yosun tutmuş taşların arasından geçerken...

Kekik ve yaban nanelerinin...

Yaz mı yoksa kış mı” arasında bocalayan bir havada...

Altı kişilik ailenin ardından bakakaldım öylece.

***

Mutluluğun resmi çizilmeye başlanmıştı bir kere.

Mimoza, ayva, ağaç kavunu, kızılcık ve manolya fidanlarının yanına doğru yürüdüm. Köklerindeki toprak tazelenmiş, gübreleri de atılmıştı.

Şöyle dikkatlice bi baktım da...

Sanki baharda iyice dal budak olacaklar hissine kapıldım.

Altlarında gölgelendim bile...

Zaten kızılcık dört beş tane vermişti.

Ağaç kavunu da öyle.

***

Keçiboynuzu, güvertenin tam ortasında olmayacaktı. Oradan alıp bir başka yere dikmeliydim.

‘Büyük balık masa'nın boydan boya uzandığı güverte adeta ‘gizli bahçe’ye dönüşüyordu. Yine kırlardan topladığım kekik, kantoron ve karahindibaları serpiştirmiştim sağına soluna...

Hani kitapseverler geldiklerinde bol bol toplasınlar diye...

Ya da üzerlerinde yürürlerken...

Özellikle de kekik ve yaban nanelerinin, kır kokusuna karışan o enfes kokusunu ciğerlerine çeksinler diye...

***

Yeni raflarımız da gelmek üzereydi.

Trabzon Büyükşehir Belediye BaşkanımızMurat Zorluoğlu, ziyaretinde söz verince...

Bugün yarın yerlerinde olacaklardı.

Gönderilen, gönderilecek olan onca kitap için hiçbir endişem kalmayacaktı.

Yomra Belediye Başkanımız Mustafa Bıyık da ‘kırandan kestirme yol'u yaptıracak...

Böylelikle kitap dostları hem daha kolay ulaşacaktı Şana Kütüphanesi’ne...

Hem de daha keyifli anlar yaşayacaktı.

***

Salgın sürecine rağmen bir ay içindeki ziyaretçi sayısı 100’ü aşmıştı.

‘Taka'yı andıran kütüphaneyi merak ediyorlar, uzak yakın demeden görmeye geliyorlar.

Hemen hepsi de maske ve mesafenin bilincinde.

Çantalarında kitaplar...

Dillerinde güzel sözler, öneriler...

***

‘Ortahisar Belediyesi’ yazılı bankta karşılara doğru dalıp gidiyorum.

Havada yağmur kokusu var sanki.

Çamlıdağ’ın tepesine kadar inmiş duman...

Aşağılara doğru sararıp solmuş yapraklarla harikulade bir manzara...

Rüzgâr hızını artırıyor, bir ay önce dökülmesi gereken inatçı yaprakların çoğunu söküp alıyor ve savuruyor vadiye doğru.

İçeri geçiyorum, en sevdiğim mekâna...

Çocukluk arkadaşım İrfan Atasoy’un hediyesi dev masadayım artık.

Karşımda rahmetli annemin sandığı...

Edebiyatla ilgili tüm hayallerimi içine doldururcasına...

Aldığım notlar, yeni başlangıçlar, yarım bırakılmışlar...

Hepsi de o sandıkta.

Baktıkça baktıkça gözlerim dumanlanıyor Çamlıdağ gibi...

Bilirim, birazdan dökülürüm...

Anne, nasıl haber gönderirim ki sana?

Bu işi çözdüm sanki.

Sessizce ağlarım.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Bahaettin Kabahasanoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.



Anket Trabzonspor bu sezon ligi kaçıncı sırada bitirir?
Tüm anketler