Kadın, kadınlarımız ve aile…

Dedi: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günü öncesi kadın hareketlerini ve yönelimlerini konuşalım. Dedim: Evet… Kadın hareketlerini ve...

Dedi: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günü öncesi kadın hareketlerini ve yönelimlerini konuşalım.

Dedim: Evet… Kadın hareketlerini ve Türk kadınını konuşalım…

Dedi: İstanbul’daki eylemden başlayalım. İstanbul Karaköy’de başörtülü bir kadına yönelik nefret eylemi nasıl yorumlanmalı?

Dedim: Uzun süredir insanların giyim kuşamlarına yönelik bir dışlanma veya saldırı yoktu. Ancak son zamanda sanki yeniden hortladı. Buradan da anlıyoruz ki farklılıklarımız demokratik olgunluk bağlamında… Fikri olgunluk bağlamında kabullenilmedi. Galiba bastırıldı. Başörtülü bir kadına veya kıyafetinden ötürü bir insana fiili saldırı veya sözlü taciz ceza gördüğü için insanlar göze alamadı. Son zamanlarda yaşanan saldırılar ise İstanbul seçimleriyle birlikte dışa vurdu. Dindar insanlar sanki AK Parti İktidarının kanatları altına saklanmışlar… Ve sanki AK Parti iktidarı gidiyor da birileri yeniden hortlamışlar. Medyadaki meydan okumalar galiba sokağa yansıdı. Kendisini Cumhuriyet kızı olarak tarif eden bir kadın, televizyondan bas bas bağırıyor: ‘Bu memleket bizim. Siz kim oluyorsunuz?’ Ayrışma şuur altında saklı. Biz ve siz… Karaköy’de yolda giden başörtülü kıza saldıran ve eşarbını çekiştiren kadın ‘Pis tesettürlüler!..’ diye bağırmış. Yine metroda yaşanan saldırı ve diğerleri… Demek ki demokratik olgunluk oluşmamış. Yalnızca iktidar ve yasalar onaylamadığı için ses çıkartmıyorlarmış. Yani fırsat kolluyorlarmış… Ve bir soru… Başörtülü kadınlara yönelik saldırıları, cinsiyet ayrımına karşı mücadele eden kadın derneklerinden birinin kınadığını duydunuz mu? Bırakın kadını savunmayı… Marjinalleşen kadın dernekleri diyanet başta olmak üzere toplumsal mutabakatın simgelerine saldırıyorlar. Politik söylem ve eylemlerle bambaşka bir Türk kadını modelize ediyorlar. Cinsiyet eşitliği adı altında yuva kurmayı reddeden veya yuva gerçeğini önemsemeyen kadın tipi özlüyorlar.

Dedi: Size göre bu tahammülsüzlük bir iktidar değişikliğinde hortlayacak mı?

Dedim: Ben öyle düşünüyorum. CHP kurmayları her ne kadar ‘Başörtülü de bizim, başörtüsüz de bizim’ dese bile ben CHP’nin tabanının ve arka bahçesini oluşturan ADD-ÇYDD ve diğer STK’ların aynı düşündüğünü zannetmiyorum. Dahası, CHP’nin bu tabanını kontrol edebileceğine inanmıyorum. Öylesine bir süreçte her gün taciz ve saldırı olaylarıyla karşılaşılabilir. Hele hele hukuk saldırganları durdurmazsa toplumsal bir çatışmaya zemin hazırlayacak bir noktaya bile ulaşabilir.

Dedi: Size göre bu tepkiler bir dip dalga mı yoksa farklı bir noktadan mı kaynaklanıyor.

Dedim: Dip dalga olduğu kanaatinde değilim. Sözde kadın haklarını savunan marjinal bazı kadın dernekleri bu işi köpürtüyor. Kadın haklarını savunurken İslamı hedef alıyorlar. Militan-nihilist bir anlayışla İslam dairesi içindeki kadına saldırıyorlar. Bu saldırılar her geçen gün Türk aile yapısını sarsıyor.

Dedi: Kadın haklarını savunmak Türk aile yapısını mı sarsıyor?

Dedim: Marjinal bazı sözde kadın hakkı savunucuları evet bunu amaçlıyor. Bir yandan kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi savunurlarken ‘Başörtülü kadınlar hariç’ kadına karşı şiddet ve taciz konularında inanılmaz yasalar çıkaran AK Parti hükümetlerini sorumlu tutuyorlar. Bir yandan cinsiyet eşitliliğini savunurken diğer yanda ailede kadının yönettiği bir yuva hedefliyorlar. Kadının yönettiği yuva derken bizim Türk aile yapısındaki gibi değil. Yani ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ anlayışı değil. Cinsiyet üstünlüğünü kadının üstünlüğüne taşıyan ve erkeği sıfırlayan bir anlayış. Boşanmaların makul sayıldığı… Sevgisiz büyüyen çocukların dikkate alınmadığı… Evin içinde ve dışında eşinin hiçbir inisiyatif kullanamadığı özgür(!) bir kadın… Ama bir yere gelip dayandığında “Nafaka hakkımız. Vazgeçmeyeceğiz!...” diyorlar. Cinsiyet eşitliğinde nafaka bir haksa, ayrılmak isteyen kadın da erkeğe nafaka ödeyebilir mi? 25 Kasım Kadınlar Günü’nü izle gelinen noktayı anlarsın.

Dedi: Sizin bu yorumlamalarınıza göre Türk kadını yavaş yavaş özelliğini yitiriyor.

Dedim: Bizim yorumlarımız önemli değil. Aile mahkemelerine bak anlarsın. Boşanma oranlarına bak anlarsın. Türk aile yuvası, gelecekte anne sevgisinden mahrum büyüyen çocuklara… Kadın özgürlüğünü aile kavramının önüne çıkartan ve aile-yuva kutsallığını ortadan kaldıran özgür kadınlara (!) doğru gidiyor. Avrupa’daki aile yapısına doğru…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ali Öztürk - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.



Anket Trabzonspor bu sezon ligi kaçıncı sırada bitirir?
Tüm anketler