Trabzon'da öldüren kusurun cezası istinafa taşındı

Trabzon’un Maçka ilçesi Çamlıdüz Mahallesi 28 Temmuz 2021’de ormandan yuvarlanan tomruk otomobile çarpmış, yaşanan kaza sonucu Enver Sabun hayatını kaybederken, Şükrü Bülbül kazadan yaralı olarak kurtulmuştu. Enver Sabun’un ailesinin yaptığı suç duyurusu üzerine tomruk kesme işini yapan Ayhan Y. Hamdi Y. ve Muhammet S., Hüseyin Özer B.,Hüseyin Ö., hakkında Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinde taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan dava açılmıştı. Yargılama sırasında  olaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda tomruk depolama alanının önünde set oluşturulmadığına dikkat çekilirken, sanıklar kusurlarının olmadığını savunarak beraatlarını talep etmişti.  Yargılama aşamasında mağdur-katılan vekili Av. Songül Altuntaş, sanıkların çelişkili ifadelerde bulunduğunu ve olay yerinde güvenlik önlemi almadığını da kaydederek,  haklarında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan değil olası kasıtla öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulmasını talep etmişti. Mahkeme heyeti ise, istinaf yolu açık olmak üzere 1 can kaybı 1 yaralanmaya neden olan sanıklar 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasına hükmetmişti.

Karar istinafa taşında

Mahkeme heyetinin gerekçeli kararını açıklamasının ardından sanıklar hakkında bilinçsiz taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olma suçundan hüküm kurulduğu ortaya çıktı. Ağaç kesimi yapan sanıkların özen ve dikkat yükümlülüklerine aykırı davrandığı gerekçeli kararda yer alırken, söz konusu ormanlık alanda yapılan çalışma esnasında aşağı yönde yuvarlanan tomruğun başka bir tomruğa çarpmasının, çarptıktan sonra tomruğun aşağıya doğru kayıp diğer yola kadar inip oradan geçen arabaya çarpmasının öngörülebilir bir durum olamayacağına karar verilerek bilinçsiz taksirden ceza verildi.

“İş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun tedbirler alınmadı"

Kararı istinafa taşıyan katılan-mağdur vekili Av. Songül Altuntaş ise, “Somut olayda sanıklar gibi tomruğun, olayın gerçekleştiği yola sürükleneceğini ve bir canlıya zarar verebileceğini öngördüğü halde tomruğu aşağıya doğru salmışlar ve olayın gerçekleşmesine sebebiyet vermişlerdir. Sanıkların ‘Olursa olsun’ düşüncesiyle hareket ederek ağacın ormandan aşağıya gönderildiği ve olası kastın somut olayda bulunduğu açıktır. Kaza mahalli incelendiğinde ne yazık ki hiç bir şekilde İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatına uygun güvenlik önlemleri alınmayarak ormanda ağaç kesim ve yüzdürülme işi yapıldığını ve tomruk diye tabir edilen ağacın ormandan aşağıya doğru gelişigüzel gönderildiğini görmekteyiz. Yolda ne bir ikaz şeridi, ne duba ne de geçişleri kontrol eden bir bekçi bulunmamaktaydı. Tüm bu nedenlerle sanıkların olası kastla müteveffayı öldürmek ve müvekkil Marcus Şükrü Bülbül'ü olası kastla öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmaları gerekmektedir. Mümkün görülmemesi halinde sanıkların olası kastla müteveffayı öldürmek ve müvekkil Marcus Şükrü Bülbül'ü olası kastla yaralamak suçundan cezalandırılmaları gerekmektedir. Bir an için olası kastın somut olayda bulunmadığı kabul edilse dahi öngörülen muhtemel neticenin, yani tomruğun diğer tomruklar gibi yola sürükleneceğini öngören sanıkların olayın meydana gelmesine kayıtsız kaldığı göz önünde bulundurulduğunda bilinçli taksirin somut olayda bulunduğu açıktır. Zira çalışanlar ifadelerinde de belirttiği üzere 20 yılı aşkın bir süredir ormanda bu işi yapmaktadırlar. Hangi ağacın nereye düşeceğini, düştüğünde başka bir ağaca çarpıp iradeleri dışında ilerlemesine sebebiyet verip vermeyeceklerini, ağacın ne kadar mesafe gidebileceğini gayet iyi bilmektedirler. Kaldı ki aşağıya salınmayan tomruklar uç kısmı aşağıya bakmayacak şekilde sabitlenmelidir. Bu şekilde sabitlenen tomrukların sanıkların dışında hiç bir hareketle ilerlemeyeceği açıktır. Sanıklar tomrukların durması gerektiğini iddia ettiği yol bölümüne tomrukları durduracak herhangi bir set dahi inşa etmeyerek tomrukların kendiliğinden durmasını beklemişlerdir. Şüphelilerin bu eylemi bir kaza değil çalışma şekilleridir.” iddialarında bulundu.

“15 Yıla kadar verilebilecek cezanın 2 yıl 8 aya düşürülmesi ne kadar yerinde olmuştur?"

Verilen cezanın kabul edilemez olduğunu savunan Av. Songül Altuntaş, “Sanıkların işlediği sabit olan suça ilişkin ceza aralığı 2 yıl ile 15 yıl arasındadır. Yerel mahkeme gerekçeli kararında her ne kadar suçun işleniş biçimi, kazanın oluşumundaki asli kusur durumu, meydana gelen zararların ağırlığı, kaza sonucunda bir kişinin ölümüne ve bir kişinin btm ile giderilemez yaralanmasına neden olduğu göz önüne alınarak alt hadden uzaklaşılmak suretiyle sanıkların cezalandırıldığını belirtmişse de alt hadden yeterince uzaklaşmadığı açıktır. Zira sanıklar öngörülebilir bir neticeyi bilerek gerçekleştirmiş, olay akabinde genç bir vatandaş hayatını feci bir şekilde  kaybetmiş, ağır yaralanan müvekkil Marcus Şükrü Bülbül hala eski sağlığına kavuşamamıştır. Şu durumda 15 yıla kadar verilebilecek bir cezanın olayın vehameti düşünülerek 2 yıl 8 ay olarak verilmesi ne kadar yerinde olmuştur? Verilen ceza miktarı az olup kararın kaldırılması gerekmektedir.”  ifadeleri ile karara itiraz etti.