Trabzon’dan Yomra’ya doğru giderken…
Şana’dan sağa dönüyorsunuz ve dört kilometre sonra…
Şanlı Mahallesinde yeşillikler içinde kedileriyle birlikte yaşıyor Zela Teyze…
“Bakma, yedirme, sana mı kalmış bu iş” diyenler olmuş ama o hiçbirine kulak asmamış. Çocukken, ocağın kenarına serdikleri postun üzerinde, kapıda bahçede büyüttükleri kedilerini heyecanla anlatıyor, “o zamanlar yoktu böyle şeyler” diyor. Kendisine iyi geldiğini söylüyor ve ömrü yettiğince bakacak kedilerine,
“Bu dünya hâlâ dönüyorsa, kediye köpeğe iyi baktığımız için dönüyor” diyor.
Sağında solunda, kucağında kedileri...
Peygamberimizin, kedileri ne kadar çok sevdiğini örnekleriyle anlatıyor.
***
Köşede kulübeleri olsa da… Üçlü koltuk, ‘kedi koltuğu’na dönmüş.
Sabah kalktığında ilk işi kedilerini yedirmek…
Çok sevdikleri için tereyağından kuymak bile yaptığı oluyor.
Daha önceleri inekleri varken, taze sütü ilk onlara verirmiş…
Kışın üşümesinler diye örgüler örmüş, altlarına sermiş.
Kedileri, aileden biri gibi görüyor.
Hayvanları sevmeyenlerin insanları da sevmeyeceğine inanıyor.
Nereye gitse kedileri peşinde ve her daim nazlıyor, konuşuyor adeta…
“Mimi” diyerek seviyor onları…
Bir kimlik kartları eksik, adlarını koymuşlar… Tarçın, Esmer, Artist…
***
Tam bir ‘Kedi Annesi’ olan Zela Teyzenin eşi Hasan Amca da zamanla alışmış misafirlerine… Kızı Çiğdem’in katkısını ise özellikle belirtiyor, “o olmasa yapamazdım” diyor. Veterinere götürüyor, ilaç ve mama alıyor.
“Bir desteğe ihtiyacınız var mı” sorusuna bir süre cevap vermiyor, düşünüyor.
Kedileri karşılıksız sevdiğini söylüyor, bu işi gönülden yaptığını…
İkinci kez sorduğumda “Belediyeler, diğer kurumlar sahipsiz hayvanlara, hayvanlarını bakamayanlara yardımcı olsun, bana yeter” diyor.
***
Hayvanlara özellikle kedilere yapılan eziyetler işkenceler çok üzüyor Zela Teyzeyi.
Kedileri bakamayıp sokağa atanlar da…
“Kedinizi değil kendinizi, çocuğunuzu sokağa atmak gibi bir şey” diyor.
Hastalandıklarında, hele öldüklerinde…
Tüm yavrularını kaybeden kedi için anlattıkları ise…
“Elimizden geleni yaptık ama kurtaramadık yavruları… Hepimiz çok üzüldük tabi… Günlerce yemeden içmeden kesildik desem yeridir. Bir yıl önceki yavruları yetişti imdadına… Küçük kediler gibi annelerinin sütünü emdiler.”
***
Sofradan artanlar, çöpe gidenler…
“Bir Türkiye daha doyar, kedi de ne ki?” diyor Zela Teyze…
Hayvanlara verilen her lokmanın, her damla suyun çok önemli olduğunu anlatıyor. Bunun altında inananlar için büyük bir sevabın yattığını vurguluyor.
“Suları verilse, uygun yerlerde ‘yemek evi’ gibi yerler yapılsa” diyor.
O bir kedi dostu… Kedileri sevmeyi öğrenmekle kalmamış, çevresine de öğretmiş.
***
Bu dünya bizi yorduğunda, bir bankta tek başımıza kaldığımızda…
Bir sokak kedisi çıkagelir, yaklaşır. Gözlerimize bakar, sesimize kulak verir.
Çünkü o da koca şehrin yükünü taşıyormuşçasına yorgun ve yalnızdır.
Bizi ancak bir sokak kedisi anlar. Ve şimdi hep ayakları üzerine düştüklerini sandığımız kediler konusunda gerçekle yüzleşelim. Evcil hayattan yavaş yavaş vahşi hayata sürüklenince… Ev kedisi, sokak kedisine dönüşünce…
Yaptığımızdan utanmış olmalıyız ki evlerimize almaya başladık yeniden…
***
‘Çizmeli Kedi’ ile sevmişiz masalları…
Kedilerin gücü adına, şimdi bir kez daha okumanın tam zamanı…
“Müzikal” dediğimizde ilk akla gelenin Cats olması boşuna değil.
Kediler arasında geçen bir hikâyeyi izliyoruz ama T.S. Eliot, aslında biz insanları anlatıyor eserinde… Müzikali izlerken dünyalarımız arasında pek fark olmadığını anlıyoruz. Yalnızı var, bilgesi var, anlatıcısı var… Para babası, sihirbazı, hırsızı…
“Kedi” deyip geçmiyoruz tabi… Terapi için en doğru adres…
Daha fazla empati yapmamızı sağladıkları, stresi azalttıkları, yaşlılığı geciktirdikleri, çocukların gelişimine yardımcı oldukları biliniyor.
Şarkının adı ‘Gülümse’ ama biz onu yıllarca “Bir Kedim Bile Yok” diye bildik ve severek dinledik Sezen Aksu’dan. O kadar bilgi dağarcığımıza yerleşti ki…
Hiçbir şeyimiz olmadığını anlatmak için bir şifreye dönüştü zamanla…
İçinizden, “bir kedi mi alsam, ne” geçtiğini düşünüyorum.
Bence bir bilene danıştıktan, işin püf noktalarını öğrendikten sonra neden olmasın?
Kedi bakmak kadar kedi bakanlara yardımcı olmak da bir erdem…
Kedi dostu derneklere yardımcı olmak da…
Bir yanda sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan, ayda milyonlar kazanan kediler...
Diğer yanda şehrin çöplüğüne mahkûm edilen, sokakları mesken tutan kediler…
“Birileri bir şeyler yapsın” demeden kolları sıvayan…
Kendilerini hayvanlara adayan insanlar ne güzel insanlardır.
Keşke kediler yeniden hayatımızdaki yerlerini alsa…
Keşke hemen her kentte, mahallede köyde Zela Teyzeler çoğalsa…
Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.