Trabzon’da yaşanan en büyük tarihî cehalet örnekleri

Yetmiş iki yaşıma merdiven dayadım. Yedi yaşından beri de Trabzon’dayım. Trabzon’un bütün dünyada örnek tarihini öğrenince hayran kaldım. Bu konuda ke...

Yetmiş iki yaşıma merdiven dayadım. Yedi yaşından beri de Trabzon’dayım. Trabzon’un bütün dünyada örnek tarihini öğrenince hayran kaldım. Bu konuda kendimi yetiştirerek ben de kendi çapımda ve kendi imkânlarım nispetinde atalarımız gibi ilmen Trabzon’a faydalı olmaya çalıştım. Şunu yaptım, bunu yaptım demek abesle iştigal olduğu gibi bunları görmemek de abesle iştigaldir. Bu nedenle şimdiye kadar Trabzon hayranı ve sevdalısı bir Trabzonlu olarak bu haftaki yazımda bu konuya dikkat çekmek istedim. Umarım makbule geçecektir. Trabzon’un bütün dünyada İstanbul’la birlikte aynı kefede tartılan muhteşem tarihinin ve muhteşem insanlarının yanında bugünkü Trabzon’un cılız Trabzonluluk imajı Trabzon’a hiç yakışmıyor. Bu cılızlığın en büyük sebebi Trabzon tarihini bilmeden Trabzon’da Trabzonluluk taslamaktır. Eski muhteşem Trabzon’la bugünkü cılız ve pasif Trabzon’u başka yazılarımda karşılaştırdım. Bu yazımda ise sadece Trabzon’da rastladığım ve tespit edip kaydettiğim en büyük tarihî cehalet örneklerinden malumat vereceğim. Şöyle ki ana konu ve bu konunun ana omurgası olarak görünen cehalet şudur: Osmanlıca belgeleri görünce Arapça zannedip “Yine mi Arapça belge?” demek… Bu ifade ve tutum size basit gelebilir. Fakat Trabzon’un asıl bugünkü hâle gelişi bu yüzdendir. Çünkü gerçek Trabzon tarihi Osmanlıcadır ve de Trabzon en süper devrini Osmanlı döneminde yaşamıştır. Bunun ayrıntılarına girmiyoruz ama en muhteşem belgeler hep Osmanlıca. Trabzon’da aydın geçinen fakat Osmanlıca ile Arapça farkını bilmediğinden ahmakça bu çıkışı yapanlar Trabzon’a çok zarar veriyorlar. Hattâ Lisânı Türkçe olan Osmanlıcayı bilmeden kendi kendini Türkolog ilân edenler de var. Başbakanlık ve Osmanlı arşivlerinde Osmanlıca belgeleri okuyan yabancılar bu kafalardan daha faydalı. Şimdi asıl bunun belgelerine dikkat çekmeliyim. Madde medde bile sıralayabilirim: 1) Trabzon Belediyesi vaktiyle Trabzon Sâlnâmelerinde ve Vilâyet kayıtlarındaki Osmanlıca 15 Ağustos fetih tarihine Arapçılık zannederek yanaşmadığından İstanbul Üniversitesine sordular. Oradan 26 Ekim cevabını aldılar. Trabzon bu yüzden senelerdir Trabzon’un fetih törenlerini yanlış olarak 26 Ekimde yaptı. Şimdi bu anlaşıldı ve değiştirildi. Çünkü:26 Ekim, Rumların yortu günü çıktı. Trabzon oyuna geldi bu cehaletten. Hâlbuki bu konuda 32 belge fetih tarihini 15 Ağustos olarak gösteriyor. Sadece bir tanesi Rum’un Rum’a yazdığı bir mektupta 26 Ekim gösterildi. Bunların da ayrıntılarına girmiyorum. Çünkü çokları henüz Maçka’daki Karpuz ve Patates köylerinin Fâtihin fetih devrinden kaldığını bilmiyorlar.

2) Bazıları Atatürk’ün 1924 yılında Trabzon’u ilk ziyaretinde belediye balkonundan söylediği Osmanlıca Trabzon nutkundaki “Trabzon asla bir Ermenistan mahreci olmayacaktır. Pontusçuluk hayalleri de ilelebet hayal olmuştur.” şeklindeki tarihî vasiyet ve tembihine rağmen hâlâ Trabzon’da “Bu Arapça da ne?” diyerek hem Atatürkçüyüm diye Atatürkçülük taslıyor hem de Ermenilerin ekmeğine yağ sürüyor. Meğer Osmanlıcayı (Kur’an harfleriyle olan Türkçeyi) bilmemek ne büyük cehaletmiş ilmen anlaşılmaktadır. 3) Trabzon’a gelmiş geçmiş en büyük tarihî-kültürel hizmeti yapmış olanların en meşhurlarından biri olan Ispartalı Murat Yüksel Bey, Trabzon Valiliğine ve Belediyesine ait “Trabzon’da beş ciltlik, Akçaabat’ta bir ciltlik, Akyazı’da bir ciltlik” olmak üzere toplam yedi ciltlik müstesna eserleri yazdığı zaman belediyelerin kültür araştırma kurullarına seçilmiş cahiller hemen ayağa kalkarak “Gene mi Arapça belge?” diyerek tepki göstermişlerdi. Kendilerine bizzat ben cevap verdim. Çünkü bu kurullarda ben de üyeydim. Murat Bey’le ikimiz de aynı zamanda akademisyen olarak KTÜ öğretim görevlisiydik. Sert tartışmalardan sonra kitapları yayınladık ama o kimseler kendini bilirler, kültür araştırma kurullarını terk ettiler. Bazı Osmanlıca bilmezler de bu kitabeler sebebiyle bizi “mezarlık kuşu” ilân ettiler. Hâlbuki gerçekte bu Osmanlıca belgeler ve kitabeler muhteşem Trabzon’umuzun tapusu idiler. Böyle daha arşivimde nice belgeler var. Fakat yazı köşemize bunlar yeterli. Trabzon önce bu ahmak zihniyetten kurtarılmalıdır.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Yazıcı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.



Anket Trabzonspor bu sezon ligi kaçıncı sırada bitirir?
Tüm anketler