Birlik-beraberlik o takımın ruhunda vardı

Trabzonspor’un efsane isimleriyle forma giyinen Arif Abanozlu başarının altında yatan etkenlere vurgu yaptı

Birlik-beraberlik o takımın ruhunda vardı
Birlik-beraberlik o takımın ruhunda vardı
+1
Haber albümü için resme tıklayın

Onlar Trabzon’un çocukları…Avni Aker’le amatör futbolcuyken tanışan Trabzon’un çocuklarından sadece birisi Arif Abanozlu. İmkansızlıklar içinde oynadıkları dönemlerde başarının nasıl geldiğini anlatırken aslında ince mesajlar da vermeyi ihmal etmiyor Arif Abanozlu.

“Bizim çocukluk dönemlerimizde Trabzon’da arazi çoktu… 2 taş koyardık ve sabahtan akşama kadar top oynardık” diyerek geçmişe özlemini dile getirerek söze başlayan Arif Abanozlu’nun hayatında dönemin teknik direktörü Özkan Sümer’in ayrı bir yeri var…

Öyle ki kendisini keşfeden, Trabzonspor’a kazandıran ve kendisinin de gol atıp 3-0 kazandıkları Galatasaray maçının ardından Özkan Sümer’den yediği tokadı unutamıyor…

Avni Aker’in toprak zemininde, kireçten soyulan dizlerinin acısından çok Özkan Sümer’in tokadına içerlemiş. Ancak, “Özkan hoca zaten adam olmayacak olan oyuncuya kızmazdı. Sağ olsun onun ve Suat hocamın sayesinde bir yerlere geldim” demekten de kendini alamıyor.

Şimdi söz Arif Abanozlu’da…

günebakış: Arif Abanozlu’yu tanıyabilir miyiz… Arif Abanozlu kimdir?

Arif Abanozlu: 24.04.1959 Trabzon Yenimahalle doğumluyum ve 5 kardeşiz. Rahmetli babam o dönemler Nazım Ofluoğlu’nun orada bakırcı işçisi olarak çalışıyordu. Yazları beni yanına alırdı ve simit sattırırdı. İşten kaçmak için bin bir türlü yalana başvururdum. Bir keresinde “Ayağım ağrıyor” dedim ve gittim ayağımı alçıya aldırmıştım. 20 gün falan gitmedim dükkana. Ama o alçılı ayakla bile yine top oynardım. Alçıyı çıkarttığımızda altı hep yaraydı. Alçı sürte sürte ayağımı hep yara yapmıştı. Futbolu çok seviyorduk. O yüzden de babaya biraz yalan konuştuk. Allah günahımızı affetsin. Babam rahmetli oldu sorasında. Annem yaşıyor. Allah tüm anne-babalara sağılık ve uzun ömür versin İnşallah. Evliyim, 1 kızım var. Balıkesir’de oturuyorum.

günebakış: Peki hocam çocukluk yıllarınız nasıldı? Futbola ilginiz, futbol ile tanışmanız nasıl oldu?

Arif Abanozlu: O dönemlerde Trabzon’da arazi çoktu. 2 tane taş koyardık, 2 tane de karşı tarafa koyardık ve sabahtan akşama kadar maç yapardık. Trabzon’da o dönemlerde Fenerbahçe amatör takımı vardı. Futbola da orada genç takımda başladım. Daha sonraki dönemlerde de Ziya Bey Sahası’nda turnuvalar olurdu. Orada final oynadık mahalle olarak ve Özkan Sümer hoca da o turnuvada bizi beğendi. Özkan hoca aynı zamanda beni Fenerbahçe amatör takımından da tanıyordu. O dönemde ben 3 takımda birden oynuyordum. Hem okul takımı hem Fenerbahçe genç takımı hem de Fenerbahçe A takımında oynuyordum. O final oynadığımız maçın ardından Özkan hoca teklifte bulundu ve Trabzonspor amatör takımına geldim. Daha sonra bizi sürekli Trabzonspor ile idmanlara çağırıyordu hocamız. 1979 – 80 yılında da ilk profesyonellik hayatıma atıldım. Futbola libero olarak başladım. O zamanlar sarkık libero vardı. Hüsnü abi ile beraber oynuyorduk. Sonrasında sağbek, ön libero oynadım Trabzonspor’da. Savunmanın hemen hemen her mevkiinde oynadım. Hatta Avrupa maçı için Polonya’ya gittik ve hiç sol bek oynamamıştım. Özkan hocam “Isın” dedi bana. Isındım ve “Git sol bek oyna” dedi. Çıktım ve oynadım. Orada da bir sol bek oynamışlığımız da var. Trabzon’da 2-1 yendiğimiz maçın rövanşında Polonya’da 3-0 mağlup olarak elenmiştik.

günebakış: Amatörden Trabzonspor’a geçtiniz ve o dönemde forma giyebilmeniz mucize gibi bir durumdu sanırım?

Arif Abanozlu: Evet… İlk profesyonelliği Trabzonspor’da yaşamak hem zordu hem de onur verici bir durumdu. O dönemde de iyi bir kadro vardı ve ilk dönemlerde 5-6 maç kadroya giremedim. Bizim önümüzde Necati abi, İsmail abi, Ufuk abi vardı. O dönemde Necati abinin şanssızlığı benim şansız oldu. Onun ayağı kırılınca İsmail abi başladı oynamaya. İsmail abinin de 5-6 maç oynamasının ardından Suat hoca bizi sürdü sahaya. Ben de fırsatı iyi değerlendirdim ve 2 sene formayı giyindim.

günebakış: Avni Aker’deki ilk maçınızı hatırlıyor musunuz?

Arif Abanozlu: Trabzonspor amatör takımındayken Avni Aker’de oynadığımız kupa maçında forma giyinmiştim. Düşünün amatörüz ve kupa maçında forma giyiyoruz. Profesyonel olduktan sonra da ilk maçım Adana Demirspor maçıydı. Dün gibi aklımda. Farklı bir heyecandı. Sanki havada yürüyorduk. Seyirci zaten o zaman kapalı gişeydi. Rüya mıdır, gerçek midir? Anlayamadım o anda. O maçtan sonra aldık, yürüdük zaten.

günebakış: Trabzonspor’da forma giyindiğiniz dönemde 2 şampiyonluk yaşadınız…

Arif Abanozlu: Evet… 1979-80 ve 1980-81 şampiyonluklarında varım. Daha sonra Galip ile birlikte Bursaspor’a transfer oldum. Orada da 4 yıl futbol oynadık. Orada yine Galip ile beraber Ankara Şekerspor’a gittik. Sonrasında ben Soma Linyit’e gittim ve 5 yıl orada oynadım. Jübilemi de orada yaptım. Bizim çok değerli hocamız Ergun Kantarcı o zaman Balıkesirspor’u çalıştırıyordu. Ondan rica ettim ve geldiler. Güzel bir jübile yaptık. Jübilemde de güzel bir anım vardır. Ergun hocaya, “Hocam ben jübile yapmak istiyorum. Balıkesir takımı gelir mi?” dedim. O da, “Ne demek gelir mi? Sen yeter ki bırak futbolu” demişti. Öyle de bir anımız oldu ve futbolu orada noktaladım. 1995 yılında da antrenörlük kursuna gidip antrenörlüğe başladım ve çeşitli takımlarda çalıştım.

günebakış: Peki hocam Hüseyin Avni Aker Stadı sizin için ne ifade ediyor?

Arif Abanozlu: Orası hem benim için hem de Trabzon futbolu için bir mabettir. Trabzon futbolunun gelişmesine hem Hüseyin Avni Aker hem da Yavuz Selim çok şeyler katmıştır. Tabi biz oranın eski halini de çok iyi biliyoruz. Eskisi ile şimdiki hali de çok farklı. Şu andaki sahada da oynamak istedik. Ama ne yazık ki o kötü sahalarda, çamurların içinde oynadık.

günebakış: Nasıl bir Avni Aker vardı sizin zamanınızda?

Arif Abanozlu: Bizim zamanımızda soyunma odasına girip duvarları tuttuğumuzda herkesi elektrik çarpardı. O zaman malzeme yoktu. Malzemeci Kuş Mehmet abi; Şenol abi, Necati abi gibi tamımın önemli oyuncularının formalarını asardı. Bizimkiler ise leğenin içindeydi. Oradan ne kaparsan onu giyerdik artık. Spor ayakkabı da verirlerdi bize ve çıkardık oynamaya. Saha ağırlık olarak toprak olduğu için her tarafımız çamur ve kireç olurdu. Maçtan sonra da yara-bere içinde kalırdık. Saha çizgilerine dökülen kireç hep yakardı bizi. O zaman Avni Aker’in belli yerlerinde çim vardı ama çim demeye bin şahit lazımdı. Hatta bir maçı unutmam. Galatarasay ile oynamıştık ve 3-0 yenmiştik. İlk golü de ben atmıştım. Maçta mücadele kora kor olduğu için yerden de kalkmazdık. Durum böyle olunca çizgilerde ki kireç baldırlarımı yaktı ve hep kabarık olmuştum. Ama yaraları tarif etsem anlatamam. Kireç öyle bir hale getirmişti ki yürüyemeyecek durumdaydım. Daha sonra rahmetli Hayrettin abi geldi ve birkaç sefer tedavi ederek yaralarımı temizledi. Sonrasında Orduspor maçımız vardı ve hiç idmana çıkamamıştım. Maç öncesinde son bir tedavi yapmıştı Hayrettin abi. O zaman hocamız da Özkan Sümer’di. Sağ olsun baha güvendi ve hiç idmana çıkmadığım halde Orduspor maçında beni ilk 11’de oynattı. Orada da bir gol attım ve 2-0 kazanmıştık. Diğer golü de rahmetli Mustafa abi atmıştı. Güzel anılarımız vardı.

günebakış: Avni Aker’de unutamadığınız anılarınız var mı?

Arif Abanozlu: Avni Aker’de 1980-81 yılında oynadığımız Galatasaray maçını 3-0 kazanmıştık. Her taraf çamurdu. Ben de maç sonunda kramponlarımı çıkartıp elime aldım. Önde Şenol abi onlar soyunma odasına doğru gidiyor. Biz de kazandık diye seviniyoruz. Özkan hoca da tünelin orada bekliyordu. Ben de beni sevecek diye gülüyordum. Tam tünele girerken arkamdan bir tokat yapıştırdı bana. “Allah Allah ne oluyor?” dedim ben de. “Sen neredesin ikinci devre?” dedi ve ağır konuştu bana. Sonrasında içeri girdim ve ağlıyordum. Kendi kendime de, “Ne yaptım ben. Gol atım ve takım da 3-0 kazandı” diyordum. Sonra Şenol abi geldi ve “Ağlama” dedi. Ben de, “Abi şu halime bak. 3-0 kazandık. Gol de attım. Olanı görüyorsun” dedim. Şenol hoca da bana, “Sen şımarma diye yapmıştır onu. Takma kafana” dedi bana. Anlayacağınız kazandığımız maçta azar işitip, şamar yiyerek ağladığım anımda oldu Avni Aker’de. Zaten olmayacak adama bağırmazdı, olacak adama bağırırdı Özkan hoca. Sağ olsun onun ve Suat hocamın sayesinde bir yerlere geldim. Galatasaray maçı benim için unutulmaz maçlar arasındaydı. Çünkü maçın hemen başında gol atmıştım ve bütün seyirci ayağa kalkmıştı. Tuhaf olmuştum, anlatamam o duyguyu.

günebakış: Nasıldı o dönemler… Gerek takım içi arkadaşlıkları, gerekse taraftar ilişkileriniz?

Arif Abanozlu: Bizim zamanımızda büyüklerimiz çok iyiydi bizim. Şenol abi, Turgay abi, Necati abi bize çok yardımcı oldu. Çok elimizden tuttular ve hiç dışlamadılar bizi. Maç içinde bile öğretiyorlardı bize. Mesela top kornerden geldiğinde ben çıkıp vuruyordum. Şenol abi de maç içinde bana, “Oğlum geldiği yere vurma. Ters istikametine doğru vur” derdi. Maçın içinde bile bir şeyler öğretiyorlardı bize. Bizim de onlara karşı saygımız çok büyüktü. Onlar da bizi hep korurlardı. Örneğin İstanbul’da bir yere gideceklerinde bizi de alıp götürürdüler. Dışlamazdılar bizi. Sağ olsunlar o konuda hepsine teşekkür ederiz. Trabzon’un başarısı da biraz oradan geliyor. O zamanlar müthiş bir birlikteliğimiz vardı. Biz o zaman seyirci gibiydik. Futbolcu gibi değildik. Hep mahalle ortamındaydık ve arkadaşlarda oturup, sohbetler ederdik. O zamanlar kamp diye bir şey de yoktu. “2’de maç var. Herkes 12.00’da statta olsun” derdiler. Biz de o saatte stada giderdik ve maçımızı oynardık. Kazandıktan sonra tekrar mahalleye dönerdik ve arkadaşlarla maçın kritiğini yapardık. Seyirci gibiydik yani. Bir de o dönemde çok güzel bir iskelet vardı Trabzonspor’da. Mesela Ali Kemal abiler gitti, sonrasında Necdet abiler, Mehmet Ekşiler başladı. Onlar gidince biz başladık. Hep katkı oluyordu. 1-2 kişi katkı oluyordu ama takım yine şampiyon oluyordu. Ama o 7-8 kişi ile kemikleşen iskelet hep duruyordu. O kadronun bozulmasının ardından da Trabzonspor’da düşüş başladı.

günebakış: Avni Aker’de sizi en çok hangi maç üzdü?

Arif Abanozlu: Avni Aker’de bizim üzüldüğümüz maç yoktu… Sadece Boluspor maçı vardı ve o maçta 1-1 berabere kalmıştık. 1-0 galiptik ve Ahmet abi atmıştı golü. Ben de sağbek oynuyordum. Bir pozisyonda geri pas atmak istedim ama her taraf çamurdu… Topu geri atınca onlarda Minas adında bir oyuncu vardı. Hızlı ve seri bir oyuncuydu. Pası kısa atınca o da araya girip topu aldı ve golü atmıştı. Maçta 1-1 bitince çok üzülmüştüm. Onun dışında Avni Aker’de üzüldüğümüz fazla maç olmadı. Çünkü sürekli yeniyorduk.

22 May 2019 - 13:33 -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.

01

Selim unal - Nerede o defanslar Ali Kemaller necmiler ah ah trabzonsporum ah konya Ereğli'de selamlar

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 22 Mayıs 13:33