Avni Aker’in sorumluluğu omuzumuzda yük, gururu yüreğimizde onurdur

Trabzonspor ve Rubin Kazan takımlarında futbol kariyerini tamamlayan Gökdeniz Karadeniz, başarıyı ve Avni Aker’i anlattı.

Avni Aker’in sorumluluğu omuzumuzda yük, gururu yüreğimizde onurdur
Haber albümü için resme tıklayın

GÖKDENİZ KARADENİZ KİMDİR?

Gökdeniz Karadeniz, 11 Ocak 1981 tarihinde Giresun’da dünyaya geldi. Gökdeniz Karadeniz’in kendisinden küçük bir kız kardeşi var. Giresun’da amatör takım olan Yeniyolspor’da futbola başladı. 1995 yılında Cemil Canalioğlu’nun tavsiyesi ve Özkan Sümer’in de onayıyla Trabzonspor altyapısına transfer oldu. Trabzonspor’da 1998-1999 sezonunda profesyonelliğe ilk adımı attı.

Yaklaşık 10 yıl bordo-mavili formayı giyen ve Trabzonspor’da iki Türkiye Kupası kaldıran tecrübeli oyuncu çok başarılı maçlara imza atarak hafızalara kazındı. Özellikle Fatih Tekke-Gökdeniz Karadeniz ikilisi olarak Trabzonspor’un unutulmaz ikilisi olarak da bordo-mavili takımın tarihindeki yerini aldılar. Yaklaşık 10 yıl Trabzonspor’a hizmet eden Gökdeniz Karadeniz, 11 Mart 2008 tarihinde Rusya ekibi Rubin Kazan’la 2 yılı opsiyonlu 5 yıllık anlaşma imzalayarak transfer oldu. Rubin Kazan takımında da 61 numaralı formayı giyinen Gökdeniz Karadeniz, burada da büyük başarılar yaşadı.

Gökdeniz Karadeniz, 16 Mart 2008’de Lokomotif Moskova karşısında ilk resmî maçına çıktı. 90 dakika oynadığı ilk maç olan önceki sezonun şampiyonu Zenit Saint Petersburg’u 3-1 yenerken, 2 gol, 1 asist ile oynayarak galibiyetin mimarı oldu. 30 maçın 27’sinde oynayıp 6 gol, 6 asist ile oynayan Karadeniz, sezon sonunda Rusya şampiyonluğu gördü. Bu şampiyonluk, Kazan takımının tarihinde aldığı ilk lig şampiyonluğuydu. Ligin en iyi 33 futbolcusu arasına seçilen Karadeniz, Andrei Arshavin ve Marko Topić’in ardından ligin en iyi üçüncü sol forveti olarak adlandırıldı.

20 Ekim 2009 tarihinde Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona’yı deviren golü atarak da hem maçın yıldızı seçildi hem de tarihe geçti.

Aynı sezon sonunda ise Karadeniz, Kazan ile birlikte üst üste ikinci kez Rusya şampiyonluğu gördü.

Mart 2010’da geçirdiği sakatlık nedeniyle sahalardan 3 ay uzak kaldı. 2010 sezonu Karadeniz ve Kazan için başarısız bir sezon oldu. Karadeniz, sakatlığı nedeniyle sadece 17 maçta forma giyip 1 gol attı. Kazan ise ligi üçüncü bitirirken, son 32’den başladıkları Rusya Kupası’nda bir üçüncü lig takımına elenip UEFA Avrupa Ligi’nde VfL Wolfsburg’a uzatmalarda elendiler. Eylül 2009’da ise tekrardan mücadele ettikleri Şampiyonlar Ligi gruplarında yine üçüncü olurken, Gökdeniz Karadeniz bütün maçlarda forma giyme başarısı gösterdi. 2011-2012 sezonu Kazan için başarısız bir sezon olsa da Karadeniz, 35 maçta 6 gol, 7 asistle formuna geri döndüğünün sinyallerini veriyordu. Gökdeniz Karadeniz, 4 yıl sonra bir kez daha yılın en iyi 33 futbolcusu arasına girip Aleksandr Samedov ve Aiden McGeady’nin arkasında en iyi üçüncü sağ kanat seçildi. Kazan sezon sonunda Rusya Kupası’nın sahibi olurken, Karadeniz çeyrek finalde Lokomotif Moskova’yı 4-0 yendikleri maçta 2 gol atarak yıldızlaştı.

Gökdeniz Karadeniz, 2012-2013 sezonuna da bir Rusya Süper Kupa galibiyetiyle başladı. UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale çıkma yolunda takıma büyük katkılarda bulunan Karadeniz, 10 maçta 3 gol, 3 asist yaptı. 22 Kasım 2012’de Inter Milan’ı 3-0 yendikleri maçta 1 gol, 2 asist yapan Gökdeniz Karadeniz, önceki senenin kupa sahibi Atletico Madrid ile deplasmanda oynanan son 32 maçın ilkinde de ağları sarstı. Gökdeniz Karadeniz, 17 Ekim 2013 tarihinde Kazan ile sözleşmesini 2016 yılına kadar uzattı. 38 yaşındaki tecrübeli futbolcu, Mayıs 2018 sezonunda da Rubin Kazan’la 300. maçına çıkarak futbol kariyerini noktaladı ve ailesiyle birlikte Türkiye’ye döndü. Gökdeniz Karadeniz, ülke futboluna, gelişimine sağladığı katkı nedeniyle Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti tarafından liyakat nişanına layık görüldü. Rubin Kazan’da 10 yıl boyunca giyindiği 61 numaralı forması da emekliye ayrılarak Tataristan Devlet Müzesi’ne kaldırıldı.

Millî takım formasını ilk kez 30 Nisan 2003 tarihinde Çek Cumhuriyeti’ne karşı oynanan dostluk maçında giyen Gökdeniz Karadeniz, Millî Takım’la ilk golünü ise 11 Haziran 2003 tarihinde oynanan Makedonya maçında kaydetti. Türkiye’nin 2003 FIFA Konfederasyonlar Kupası kadrosunda da yer alan Gökdeniz, biri Brezilya’ya, diğeri Fransa’ya olmak üzere 2 gol attı.

Trabzonspor formasıyla 130 maçta 45 gol atıp 11 asist yapan Gökdeniz Karadeniz, Rubin Kazan forması ile Rusya'da 299 maçta 52 gol attı ve 57 asist yaptı. 38 yaşında olan Gökdeniz Karadeniz, evli ve iki çocuk babasıdır.

Gökdeniz Karadeniz, Türk futbolunun gelmiş geçmiş en başarılı isimlerinden birisi. Karadeniz, o yılların en çok konuştuğu yıldız isimlerden birisiydi. Trabzonspor’u öylesine özümsemişti ki hep 61 numaralı formayla özdeşleşti. Trabzonspor’da forma giydiği 10 yılda sadece iki Türkiye Kupası kaldırmışsa da çok başarılı maçlar çıkarmış, çok anlamlı galibiyetlere imza atmıştı. Özellikle Fatih Tekke ile oluşturdukları muhteşem ikili, Türk futboluna da ayrı bir parantez olarak geçti. Trabzonspor’dan sonra Rusya’nın Rubin Kazan takımına transfer olan ve 10 yıl da orada forma giyen Gökdeniz, eşine az rastlanır bir başarı sağladı. Ancak her nedense Rusya’da büyük ilgi gören Gökdeniz Karadeniz’in bu başarıları Türkiye’de sessizce karşılandı! Goal.com isimli internet sitesinin haberinde geçen, “Türk futbolunun yetim lejyoneri Gökdeniz Karadeniz!” tanımlaması ise aslında yaşananları özetleyen en güzel cümleydi. Zira Gökdeniz’in yurt dışında yakaladığı bu başarıyı Avrupa’da oynayan bir başka Türk oyuncu yaşasaydı değil gazeteler, bütün kitapları yazarak bitiremezlerdi. Ancak o sadece çalıştı, işini yaptı ve Rusya’da hem Trabzon hem de Türk futbolunu en iyi şekilde temsil etti. Bu sebepledir ki Tataristan Cumhuriyeti kendisini hem Devlet Nişanı ile ödüllendirdi hem de 61 numaralı formasını ömür boyu emekli ederek Devlet Müzesi’ne kaldırdı.

Bütün bu yaşananlara rağmen o ne ülkesine, ne memleketine hiç küsmedi. Çünkü o Rubin Kazan’da oynarken kariyerinde yaşadığı başarıların sadece kendisi için değil asıl ülkesi için gurur vesilesi olduğunu dile getiriyor ve “Rusya’da futbol oynarken bir anlamda ülkemizin, şehrimizin elçisi olduk. Bunun gururu bizi mutlu etmeye yetti.” sözleriyle örnek bir duruş da sergiliyor.

Gökdeniz Karadeniz, futbol kariyeri boyunca yaşadığı iki burukluğu, “Birisi Trabzonspor’da şampiyonluk kupası kaldıramamak, diğeri de Fenerbahçe’ye gol atamamak!” şeklinde dile getiriyor ve ekliyor: “Trabzonspor’da belki ilerleyen yıllarda başka şekilde kupa kaldırırız!”

Rubin Kazan ile Ufa’nın 0-0 berabere kaldığı Rusya’nın 29. hafta maçında son kez taraftarının karşısına çıkan Gökdeniz Karadeniz, gözyaşları ile uğurlandı. Gökdeniz, böyle bir uğurlama için gururlu ama futbolu bırakacağı için mutsuz olduğunu söyledi. Ancak o şimdi teknik direktörlük kariyeri için adımlarını bir bir atıyor.

günebakış: Sayın Karadeniz, bize kendinizi ve ailenizi anlatır mısınız? Futbolla yolunuz nasıl kesişti?

Gökdeniz Karadeniz: Ben 14 yaşıma kadar Giresun’daydım. Giresun’da amatör takım olan Yeniyolspor’da oynuyordum. Karadeniz Bölge Karması’ndan B Genç Millî Takımı’na seçildim. Bu seçilme dönemimde de Cemil Canalioğlu beni izledi ve Özkan Sümer’e tavsiye etti. Özkan Sümer de izledikten sonra Trabzonspor’un altyapısından talep geldi ve lise 1 bittikten sonra Trabzonspor’un altyapısına geldim. Ailemle beraber Trabzon’a geldim. Ailemin geçişini de kulüp organize etmiş, bize yardım etmişlerdi. Ondan sonra A Genç Takımı ile beraber Trabzonspor’un altyapısında başlamış oldum. Bu arada okuluma da devam ettim. Fatih Lisesinde okumaya başladım. O zaman Trabzon Lisesi de bana, “Bizim lisede oku.” diye teklifte bulundu. Ancak Fatih Lisesini tercih ettim. Yazın geldiğim için idmanlarda birkaç arkadaşım vardı, onlar Fatih Lisesine gidiyordu, ben de onlarla birlikte orayı tercih etmiştim.

günebakış: Avni Aker’de ilk olarak hangi maça çıkmıştınız?

Gökdeniz Karadeniz: Ben ilk olarak 18 yaşında Trabzonspor formasını giyindim. Avni Aker dediğimiz, ayaklarımızın hattâ gözlerimizin bile bakmaya cesaret edemediği yerde 18 yaşında forma giyindim. Özkan Sümer formayı vermişti bana. Türkiye Kupası’nda Şekerspor’la oynuyorduk. 45 dakika oynamıştım. O hafta sonu da Bursaspor’la maçımız vardı. Orada da bir 5-6 dakika oynamıştım. O arada bir sakatlık geçirdim ve yaklaşık 1 seneye yakın oynayamadım. 2000 yılına doğru da 20 yaşında artık Trabzonspor’da görev almaya başlamıştım.

günebakış: Avni Aker’e ilk olarak ne zaman ayak bastınız?

Gökdeniz Karadeniz: Beni Avni Aker’e ilk olarak babam maç izlemeye getirmişti. Trabzonspor’un Giresunspor’la hazırlık maçı vardı ve babamla o maça gelmiştik. Bizim çocukluğumuzun kahramanları onlar. Orada forma giyen insanlar… Orası bizim için ulaşılmazdı. O kadar büyük, o kadar dev gibi geliyordu ki… Gözlerinizle büyüttüğünüz şeyin içine giriyorsunuz ve ayak da basıyorsunuz. Çocuklukta bile çok tarif edilemez bir duyguydu benim için. Maçı izledikten sonra biz tekrar Giresun’a döndük. Bir-iki hafta orası benim rüyalarıma girdi. Ambiyansı çok başkaydı. Futbolla yatıp kalkıyorsun, o yeşil sahayı, o atmosferi görüyorsun ve gönülden istiyorsun. Herhalde rüyalarımızı süsledi. O dönem Yeniyolspor’da amatörde oynuyordum.

Hayallerimde hep Avni Aker’de oynuyordum! Orayı gidip, görüp o atmosferi yaşadıktan sonra orası bizim için bir dokunulmazlık, ulaşılmazlık gibiydi. Baktığın zaman hâlâ öyle… Hüseyin Avni Aker Stadyumu bizim için çok ayrı, çok özel bir anlam taşıyor. Hemen hayal kurmaya başlıyorsun. Oradaki insanların yerine kendinizi koymaya başlıyorsunuz ve ben de öyle yaptım. Hiç rüyalarımdan çıkmadı.

günebakış: Avni Aker’de ilk maçınıza çıktığınızda neler hissettiniz? O döneme dair neler hatırlıyorsunuz?

Gökdeniz Karadeniz: Babamla Avni Aker’e maç izlemeye gittiğimde tribüne çıkıp maç izledim. 18 yaşında o soyunma odasına giriyorsun ki o çok farklı bir duygu. Antrenman yapmadık, direkt Avni Aker’e maça gitmiştik. Soyunma odasına ilk giriş, nerede oturacaksın… Hep bir heyecan. İlk ayak bastığın yer, oturduğun yer, sahaya çıktığın yer… Ben yedek kulübesinde başladım. Yedek kulübesinde oturduğun yer bile çok özeldi. Her şeyi özeldi Avni Aker’in. Mesela bizim soyunma odasının karşısında ufak bir oda vardı. Tamamen oynamaya başladıktan sonra, galip geldiğimiz maçlardan hemen sonra dışarıdan köfte ekmek alır yemeye giderdik. O bizde bazen totem oluyordu. Onu hazırlat ki hemen 3 puanı alıp onu yemeye gidelim. Köfte ekmeğimizi yedikten sonra da tesislere giderdik.

günebakış: Gökdeniz Karadeniz kolay yetişmedi… Bize o süreci anlatır mısınız, kendinizi nasıl geliştirdiniz?

Gökdeniz Karadeniz: Aslında hakikaten film şeridi gibi geçti ama Trabzonspor’un alt yapısında birçok yetenekli futbolcu vardı. Bizim zamanımızda da vardı. Rekabet çok üst düzeydeydi. Orada bizim en önemli şanslarımızdan bir tanesi Özkan Sümer’in bizi yetiştirmesiydi. PAF takımın hocası Erol Tonbul vardı. Onların vermiş olduğu destekler, akıllar bize çok önemli yol haritası oldu, bizi yönlendirdi bir bakıma. Özkan Sümer, vizyonu geniş bir hocadır. Trabzon’da futbolu bilip, futbolu felsefeye döken insanlardan birisi de Özkan Sümer’dir. İsteyen beğenir, isteyen beğenmez. Rekabetçiydi…

Bir de başarılı olabilmenin en önemli yolu çalışmaktan geçiyor, bu benim tecrübelerimden edindiğim en önemli şeylerden birisidir. Örneğin 18 yaşından sonra sakatlık geçirdim. Tarak kemiğimin kırılması nedeniyle iki defa ameliyat oldum ancak iyileşmedi. Ama hep aynı şeyi söylüyorum: Çalışmak, çalışmak ve bir daha çalışmak. Bunun dışında biz kendimizi başka türlü gösteremezdik. Çünkü orası ulaşılmaz bir yerdi. Trabzonspor Kulübü ve Avni Aker Stadı efsaneydi. Oraya çıkıp o insanların beklentilerini karşılayabilmek kolay bir şey değil. İnsanlar bunu kolay bir şey zannediyor ama yok. Oraya ayak bastığın zaman oradaki taraftarların hepsi futbolu biliyor. 70 yaşındaki nineyle köye çık sana kadro yapar! O yüzden onun bilincin de çalışarak sahaya çıkıyordunuz. Bir de öyle bir zamanda oynadık ki biz, orada 6 tane şampiyonluk vardı, kupalar vardı, ağır sorumluluğu vardı ve aynı beklenti bizde de vardı. Ben Avni Aker’de 10 sene oynadım. İki tane Türkiye Kupası kaldırabildik. İki finalde de iki gol attım. Ama bir şampiyonluk kupası kaldıramadım. O konuda çok büyük bir burukluk var benim içimde.

günebakış: Ve Trabzonspor’la yollarınızın ayrılması…

Gökdeniz Karadeniz: Bir yerden sonra hem kulübe para kazandırmam hem de kendi hedeflerimin peşinde gitmem gerekiyordu. O yüzden ayrılık zamanının geldiğini düşünüp yollarımızı ayırmıştık. Ama sadece kâğıt üzerinde ya da uçak olarak yollarımızı ayırmıştık. Benim her zaman gönül bağım Trabzonspor’la beraberdi.

günebakış: Fatih Tekke-Gökdeniz Karadeniz ikilisinden sonra Yusuf Yazıcı-Abdülkadir Ömür ikilisi… Neler söyleyeceksiniz?

Gökdeniz Karadeniz: Şimdi bazen diyorlar ya, yeni Fatih-Gökdeniz, Abdülkadir-Yusuf diye. Öyle bir şey yok. Fatih-Gökdeniz ikilisinin uyumunu yaşayan bir ikilinin gelmesi çok zor artık. Çünkü bir kere oyun stillerimiz de farklı. Yusuf santrafor tiplemesinde bir oyuncu değil. Abdülkadir ile benim özelliklerim birbirine yakın da olsa benim özelliklerim ona göre daha farklı. Ama belki daha yetenekli, daha üst düzey takımlarda futbol oynayacaklar.

Kimse Yusuf-Abdülkadir’den Fatih-Gökdeniz’in yaptıklarını beklemesin. Çünkü biz maça çıkardık, maça çıkmadan rakipler bize konuşurdu. “İki tane atın, fazla zorlamayın! 3-4 olmasın!” derlerdi. Biz bir çıkardık, maç yarım saatte 3-0 olurdu!

günebakış: Avni Aker… Sizin algınızda nasıl bir stat?

Gökdeniz Karadeniz: Avni Aker’e çıkıyorsunuz, o maça çıkarken diyorsunuz ki burada 6 tane şampiyonluk kazanılmış. Burası toprak saha olmuş ancak oynayıp kupa kazanmışlar, çamurda oynamışlar kupa kazanmışlar, çimde oynamışlar tekrar şampiyon olmuşlar. Yani onun bilincinde biz bir kere üzerimizde yük hissederek başlıyoruz. Bizim dönemimizde de şampiyonluk kupası çok vermek isterdik ama olmadı. Trabzonspor’un kupalarını kaldırıp şampiyonluk, Türkiye Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası, Başbakanlık Kupası… Birçok kupa vardı o dönem. O isimlerle beraber aynı sahaya, onların bastığı yere biz de basıyorduk ve onun verdiği bir gurur vardı bizde. Ali Kemal Denizci oynamış, Şenol Güneş oynamış, Özkan Sümerler, Ahmet Suat Özyazıcılar oynamış, Kadir Özcan... Sayamadığımız birçok isim oynamış… Biz hem o sorumluluğun yükünü taşıyorduk hem de onurunu, gururunu yaşıyorduk. Onların orada yaşadığı heyecanı, atmosferi bir nebze de olsa hissedebiliyorduk. Biz orada kaldırdığımız kupaları hatırlayacağız.

Hüseyin Avni Aker isminin verdiği bir korku vardı rakiplere… Bu isim de ilerleyen yıllarda korku verir mi vermez mi bakacağız. Hüseyin Avni Aker Stadyumu deyince bütün şampiyonluklar, başarılar, orada verilen mücadeleler… Her şey göz önüne geliyor. Gönül isterdi ki aynı şekilde devam etsin. Yeni bir teknoloji gelsin… Oradan çıkmasaydık. Ama hayat bu, şimdi Akyazı’dayız. Ancak tek burukluk keşke Hüseyin Avni Aker ismi olarak devam etseydi.

günebakış: Avni Aker’de sayısız maç ve sayısız anılarınız vardır. Bizimle paylaşabileceğiniz anılarınızdan anlatabilir misiniz?

Gökdeniz Karadeniz: Avni Aker’de çıktığım ilk maç Şekerspor maçı, o maç anılarımdan hiç silinmeyecek. Çünkü bir bebek sevincinden nasıl ağlar, yeni bir oyuncak alınınca nasıl sevinir, ben de yeni bir sahaya ayak basıyordum ve o resmiyet kazanıyordu. Artık Trabzonspor formasını resmî bir maçta giyen Gökdeniz Karadeniz olmuştum. O maç benim için unutulmazdır. Attığım ilk gol unutulmazdır. Avni Aker’de Adanaspor’a attığım gol, ilk golüm. Biz mağluptuk, topu aldım hemen santraya koştum. O sevinçle taraftara bile koşamadım. Zaman daralıyordu. O maç 3-3 berabere bitti. Hattâ biz o maçta 10 kişi kalmıştık. O da benim için unutulmaz bir maçtı.

Fenerbahçe’yi 1-0 yendiğimiz bir maç var. Golü Hami abi atmıştı. Mesela onlarla oynamak da çok keyifliydi. O da bir efsane benim gözümde. Fenerbahçe favori olarak gösteriliyordu. Bizim takımımız maddi sorunlarla boğuşuyordu, transfer yapamamıştık. Ama orada takım olarak kenetlendik ve çıktık 1-0 yendik. O da benim için unutulmaz maçlardan bir tanesiydi. Ama çok var böyle sayacak olursak.

Mesela soyunma odasında bir yerim vardı, hep aynı yerde oturdum.

Sahaya çıkarken dualarımızı eder, sağ ayağımızla sahaya çıkardık. Onun dışında başka bir şey yoktu.

günebakış: Gökdeniz’in Trabzonspor’daki kariyerinde en anlamlı, unutamadığı gol hangisiydi?

Gökdeniz Karadeniz: Ben her Galatasaray maçında gol atardım. Beşiktaş’a da atardım. Bir tek Fenerbahçe’ye atamadım. Ama o şanssızlıktı. Fatih Tekke de Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a atardı, Galatasaray’a atamazdı. Trabzonspor formasıyla unutamadığım goller… İki tane Türkiye Kupası kazandık ve ikisi de Gençlerbirliği’ne karşıydı. İkisinin final maçında da toplam 4 gol attım. Bu gollerin hepsi benim için önemliydi. Çünkü kupa kazandık. Dinamo Kiev maçı da benim için unutulmazdı ama onun unutulmaz olması için Şampiyonlar Ligi’ne gidebilmemiz gerekiyordu. Zaten içimdeki en büyük burukluklardan birisi de odur. Birincisi şampiyonluk kazanamamız, ikincisi de Şampiyonlar Ligi’ne gidemememiz. Şampiyonlar Ligi’ne gidebilseydik Trabzonspor belki bir üst kademeye atlayabilirdi. Kısmet değilmiş. Ama o dönemde de bizim maddi sıkıntılarımız, hattâ çok büyük sıkıntılarımız vardı. Transfer yapılamıyordu.

Mesela Ziya Hoca bir tane stoper aldıramıyordu takıma. Şimdi baktığımızda takımda 5-6 tane stoper var.

günebakış: O dönemin futbolcuları olarak maçların ve antrenmanların dışında neler yaparak vaktinizi geçiriyordunuz?

Gökdeniz Karadeniz: Aslında bizim dönemimizde de bizim altyapımızdan gelen oyuncu sayısı biraz fazlaydı. Biraz iç içe olabildik. Şu andaki dönem gibi bir bakıma... Ancak Trabzon’da sosyal yerler sınırlı derecedeydi. Benim hem idmanlardan hem de maçlardan sonra vakit geçirdiğim yerler belliydi. Ya köyüme ya da evime giderdim. Genelde her maçtan sonra iznimiz olurdu. Takım arkadaşlarımızla ve ailemizle Trabzon’un çeşitli yerlerine giderdik. O zamanki maçlardaki taraftarlarımız çok coşkuluydu. Trabzonspor taraftarı genelde böyle bir yapıya sahiptir. Belki son yıllarda bir küsmüşlük, geri çekilmişlik olabilir ama bizim zamanımızda taraftar çok fanatikti. Galip geldiğimiz hafta yemek yediğimiz yerde, “Siz 3 puan aldınız, bu da bizden olsun!” derlerdi. Yenildiğimizde de iki katını alırlardı bizden! Şaka bir yana bizim insanımız biraz uç yaşıyor duygularını. Ama galibiyet sayımız fazla olunca güzel oluyordu elbette.

günebakış: Fatih-Gökdeniz ikilisini anlatır mısınız bize?

Gökdeniz Karadeniz: Fatih’in yeteneklerini ve sahada nereye gideceğini, ne zaman nerede olacağını bildiğim için ben arkama bakmadan pas atabilirdim ona, o orada olacak çünkü. Ve bilirdim ki ben topu oraya atıyorum, koşacağım. Çünkü o top benim önüme gelecek. Önüme gelen topu Fatih gol yapacak. Bizim öyle çok gollerimiz var. Benim ona attığım, onun bana attığı…

günebakış: Ve Rusya’da Rubin Kazan… Kariyerinizin parlak dönemlerini orada yaşadınız, nasıl geçti?

Gökdeniz Karadeniz: İlk bir-iki ayım zor geçti. Türkiye ligine göre çok sert bir lig ve Ruslar soğuk insanlar. Seni hemen arasına almıyorlar. Onlara bir şey ispatlamak, kendinden bir şey vermek zorundasın. Bir-iki ay zorlandım ama benim sahada yaptıklarımı görünce benimsediler. Hemen takımın içine aldılar. Allah’a şükürler olsun kendimi izlettim onlara. İkinci seneden itibaren üst üste şampiyonluklar yaşadım. Trabzonspor’da yaşayamadığım şampiyonluğu orada üst üste iki sene yaşadım. Avrupa’da çok büyük takımları yendik. Hattâ bazılarını eledik. Bunların içinde Barcelona, Atletico Madrid, İnter Milan, Chelsea vardı. 10 yıl Rubin Kazan’da oynadım. Bir insan kendisine iyi bakar, profesyonel yaşarsa uzun süre oynayabilir. Şöyle bir mutluluk oldu benim futbol yaşantımda: 61 numara ile 10 sene Trabzonspor forması, 10 sene de Rubin Kazan forması giydim. Yani bu iki kulüp var benim futbol hayatımda. Orada da Trabzon’u bilmiyorlardı. Şimdi herkes Trabzon’u, Trabzonspor’u biliyor. 61’in ne anlama geldiğini biliyorlar. Çünkü ben orada verdiğim her röportajda, “Neden 61, neden 7 ya da 10 numara değil.” Onları anlatınca bu duyguyu bilemedikleri için çok tuhaf geliyordu ama sonradan öğrendiler.

günebakış: İmkânları karşılaştırdığınızda neler söyleyeceksiniz? Geçmiş dönemle bu dönemi kıyaslayabilir misiniz?

Gökdeniz Karadeniz: Şu andaki futbolcular tabii ki daha şanslı. Şu anda olanaklar, bizim de efsanemiz olan, geçmişte o şampiyonlukları, kupaları kazanan, Trabzon’u, Trabzonspor’u, Hüseyin Avni Aker ismini efsane yapan bizim efsanelerimizden çok çok daha iyi. Bizimki onların biraz daha iyisiydi. Şu andaki en iyisi. Bir de bizim dönemimizde sosyal medya yoktu. Olsa da çok farklı olurdu. Şimdi insanlar bunu kullanıyor, futbolcuların da bana göre kullanması gerekiyor.

günebakış: 10 yıl yurt dışında oynayan deneyimli bir futbolcu olarak Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür’e neler tavsiye edersiniz?

Gökdeniz Karadeniz: İkisinin de çok eksiği var, o eksikleri görüp kendileri üzerinde çalışması gerekiyor. Hedefleri kendileri de çok iyi biliyor. Hedefleri Avrupa. Bunlar Avrupa’ya çıkacaklar. Ama Avrupa’ya çıkmak önemli değil, hazır çıkmak önemli. Avrupa’ya çıktıktan sonra 2-3 sene sonra geri gelmeyecek, orada devamlı olacak, kalıcı olacaksın ve üstüne koyarak gitmen gerekiyor. Bu da mental açıdan geçerli. Yetenek bir şekilde öğretilebilir ama mental açıdan gelişmeleri gerekiyor.

Ben bakıyorum bazı maçlardan sonra hem Abdülkadir hem Yusuf’a tepkiler oluyor. Onlar da ya alkışla protesto ya da farklı şekilde reaksiyon verebiliyor. Bunu ben de yaptım zamanında. Ama yurt dışında baktım ki böyle bir şey yok. O karara saygı duyacaksın. Zaten taraftar için futbol var. Taraftarınız olmazsa camianız olmaz. Futbolda en büyük etken taraftardır. Onlara o şekilde tepki yerine kulaklarını tıkayacaklar. Sahaya çıkacaklar ve çocuk gibi hizmetlerini edecekler. Yani çocuk gibi hevesli, heyecanlı çıkacaklar maça. Onlarda da var o heyecan. Ama hiçbir şekilde seyirciyle diyaloga girmemeliler. İyi ya da kötü oynadılar, kapatıp evlerine gidecek, istirahatlerini yapacaklar. İyi düşünecekler, çok çalışacaklar, kimseyle polemiğe girmeyecekler.

günebakış: Trabzonspor’dan size herhangi bir görev talebi ya da tanımı ne olursa olsun, direkt ya da dolaylı geldi mi?

Gökdeniz Karadeniz: Ben futbolu bıraktım. Şu anda bile Trabzonspor’a baktığınız zaman en fazla bonservis bedeli kazandırarak giden futbolcuyum. Rusya’da olsun burada olsun her röportajımda, her demecimde mutlaka 61 numaralı forma ismi ve Trabzonspor ismi geçmiştir. Ben futbolu bıraktım, ne Trabzonspor’dan tebrik var ne de başkanımızın telefonu var! Böyle baktığın zaman aslında yanlışları çok fazla. Böyle profesyonel dilde konuşmamıza gerek yok. Bir kere kendi değerlerimize sahip çıkamıyoruz ki. Çok yetenekli insanlar vardır, kulüpte bir görev verirsin, denersin. Bu sefer çok daha farklı yerlerde değerlendirirsin. Mesela ben bu zamana kadar Trabzonspor’dan hiçbir şekilde bir teklif almadım. Teklifi de bıraktım, bugün olur, yarın olur, 5 sene sonra olur... Ama günün birinde mutlaka Trabzonspor’la yollarım kesişecek, bunu hissediyorum. Belki daha tecrübeli bir şekilde kesişecek.

Benim hayalim, kendi yolum; ben hedefimi zaten belirledim. Hedefim teknik direktörlük. Onun için ben Rusya’dan belgemi ve A lisansımı aldım. İki sene bir yerde çalışacağım. Ondan sonra Prolisans için başvuracağım.

günebakış: Avni Aker’de altyapının daha etkin olması için bir şans itibarıyla çekip çıkarılan bir isimsiniz. Bölge altyapısı nasıl taranmalı ki sağda solda Gökdeniz kaçak yollarla idman yapmak için Trabzon’a gelmesin?

Gökdeniz Karadeniz: Trabzonspor’un bunu başarabilme gücü var. Futboldan anlayan çok insan var. Ama doğru insanı bulmak önemli. Mesela Cemil Canalioğlu doğru insandı. Beni çıkartıp getirebildi ve Trabzonspor’a sunabildi. Çevreyi taramak gerekir çünkü çevre çok yetenekli. Tugay Kerimoğlu Trabzonlu, Okan Buruk Karadenizli, Emre Bölezoğlu, Oğuzhan Özyakup öyle. Oğuzhan’ı ben izledim, o zaman Rubin Kazan’da futbolcuyum. Hocaya da yardımcı hoca gibiydim, buraya geldiğim zaman futbolcu da izliyordum. Biz Oğuzhan’ı çok beğendik ve almak istedik ama Beşiktaş’tayken alamadık. Ben orada yaptığım hizmetlerden dolayı Liyakat Nişanı da aldım. Bunu hem sağladığınız başarı hem de oraya hizmetinizden ötürü veriyorlar. Devlet Nişanı bu ve Tataristan Cumhurbaşkanı’nın kendisi verdi bu nişanı bana. Türkiye’de de çok sayıda yabancı futbolcu geldi ama bildiğim kadarıyla kimseye verilmedi. Biz Trabzonlu olduğumuz için mi gündeme gelmiyor yoksa gidip magazine prim vermediğimiz için mi böyle oluyor bilmiyorum ama bunu yurt dışındaki başka bir futbolcu alsaydı kral olurdu! Ve 61 numaralı formam Rubin Kazan Kulübünde emekliye ayrıldı ve Tataristan Devlet Müzesi’ne kaldırıldı. Şu anda da müzede duruyor.

günebakış: Sayın Karadeniz teşekkür ederiz.

Gökdeniz Karadeniz: Ben teşekkür ederim.

24 Tem 2019 - 14:01 -


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.