Her yaşanan doğa felaketinden sonra klasik cümleleri kurarız!
“Başın sağolsun Trabzon ve Aralıklı” diyerek işin içerisinden çıkarız.
Eninde sonunda felaketi ve acıyı yaşayanlar kader ve acılarıyla birlikte kalırlar.
Yani iş bu kadarla biter.
Ta ki bir başka felaketle karşılaşana kadar!
Süreç devam eder.
Allaha aşkına doğanın genleriyle oynarsanız, doğayı ters düz çevirmeye kalkarsanız, kaçınılmaz son böyle gelir.
Eskiden büyüklerimiz bizlere şöyle öğütler verirdi.
Deniz doldurulduğunda, büyüklerimiz “deniz verdiğini eninde sonunda geri alır” derdiler
Nitekim de zaman içerisinde bunu hep yaşamışızdır.
Deniz verdiğini fazlasıyla geri alıyordu.
Bu gün de dağlarda bayırlarda yapılan HES’ler. HES’lerin yapımında doğaya verilen zarar veya yapılan binalar için kesilen ağaçların acısını bizler yaşıyoruz şu an.
Yapmayın, etmeyiniz?
Doğa ile bu kadar oynamanın kimseye bir yarar getirmediğini ve getirmeyeceği de artık bilinmeli ve görülmelidir.
Doğa felaketi yaşamak kader değildir.
Felaketin oluşu ve nedenlerine bakılmalıdır. Bakıldığında görülecek tek şey insandan kaynaklanan hatalardır.
Eskiden de yağmurlar yağıp seller oluyordu.
Ama böylesine bir felaket yaşanmıyordu.
Neden acaba?
NEDEN SAPTIRILIR?
Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli 'En Nihayetinde bu işler Allah'ın işi' dedi.
Bakan, böylelikle konuyu bağlamış oldu!
Pakdemirli’nin söylediklerine, şaşmamak elde değil.
Koskoca Tarım Bakanı’nın söylediği cümleye bakar mısınız?
Adeta insanların akıllarıyla oynuyorlar.
Allaha aşkına, doğaya verilen tahribattan neden bahşedilmez?
Biz doğanın içerisine ettik, bundan kaynaklanıyor neden söylenmez?
Yaşananlar bu kadar mı ucuz politikayla anlatılmaya çalışılır?
Yazık, günah ülkemizin insanına…
Ahan buradan yazıyorum, üstelik açık seçik, bakanın dediği gibi Araklı’da yaşanan felaket Allah’ın işi değil, insanlardan kaynaklanan iştir.
Ne güzel ya?
Dere yataklarına ev yaptır.
Yukardan aşağıya HES’ler diktir.
Sonrada ‘Allah’ın işi’ de, çık işin içerisinden.
Bizler de yiyelim he?
LÜTFEN KENDİNİZE GELİN
Yemin billah yorulduk.
Vallahide yorulduk, billahi de.
Nedir bu?
Nedir, ne oluyor?
Ülkemiz uçuruma doğru hızla sürükleniyor, bizler hala bir birimizi yemek için bir birimizi yok etmek için var gücümüzle itişip, didişip kavga ediyoruz.
Durun bir.
Biraz kendinize gelin.
Paylaşılamayan ne, nedir?
Unutmayın, hepimiz bu geminin içerisindeyiz.
Bu ülkede yaşayıp, bu ülkede öleceğiz.
Var mı gidecek olduğumuz başka bir yer?
Bu kadar birbirini kırmanın, bu kadar birbirine kin, öfke kusmanın, kime ne yararı olur?
İstanbul’da bir belediye başkanlığı seçimi yapılacak.
Yapılacak bu seçimin tasası bütün ülkeyi almış.
Öylesine sinkaflı ifadeler kullanılıyor ki, sanki bir ülkede yaşayan iki düşman millet gibi olunmuş.
Ne diyoruz?
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan.”
Var mı bunun başka ötesi?
Şunun şurasında iki gün kaldı.
Ne olur, şu iki günde herkes biraz sakin olsa.
AHMET ESMER
Nihayet hak yerini buldu mu diyelim?
Olması gereken oldu mu diyelim.
Ne dersek diyelim ama şunu özellikle vurgulayalım, yerinde tercih, yerinde bir karar ve iyi oldu diyelim.
Ahmet Esmer hak ettiği yere ulaştı.
Esmer, Salih Cora’nın danışmanı oldu.
Esmer’in danışman olmasın hasebiyle, başta Tonyalılar olmak üzere, bütün Trabzonlular’ın Ankara’da, bir ağabeyi, bir kardeşi, bir dostu ve çalacak oldukları bir kapısı oldu.
Ahmet Esmer’in danışman olmasıyla birlikte, Salih Cora’nın yükünün de hafifleyeceğini, rahatlıkla söyleyebiliriz.
Esmer zaten siyasetin içerisindeydi.
Hemen hemen partili-partisiz Trabzon’da herkes tarafından tanınan ve sevilen bir kişiliğe sahiptir.
Bu da Ankara’da işlerini oldukça kolaylaştıracaktır.
Ahmet Esmer için şurada şunun garantisini de verebiliriz; bir kere telefonu 24 saat açıktır, çözebilecek olduğu sorun ne olursa olsun müthiş samimi şekilde ilgilenip, o sorunu çözmeye çalışır.
Bana öyle geliyor ki, Ahmet Esmer önümüzdeki dönem Tonya belediye başkan adayı olarak karşımıza çıkarsa kimse şaşırmasın.
Danışmanlık görevi eninde sonunda onu o yerlere itecektir.
Bakın görün.
Çünkü çalışkan, tuttuğunu koparan, koyduğu hedefe varan bir yapısı var Esmer’in.
NOKTA TRANSFER ŞART
Doğru mu yapılıyor?
Yanlış mı?
Bunu mutlaka zaman gösterecek.
Trabzonspor transfer harekâtına gençleri transfer ederek başladı.
Gençlerin alınmasına elbette itirazımız olamaz.
Ancak şu an, iyi bir iskelet oluştu.
Kadronun yarışta olması için, bu oluşan iskelete en az üç tane nokta transfer yapılmalıdır.
Bana göre transfere böyle bakılmalıdır.
Birde Rodegalla’nın gidişi asla bir eksiklik getirmeyecektir.
Gönderilmesi doğru bir karar olacaktır.
Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günebakış Trabzon Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günebakış Trabzon Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günebakış Trabzon Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günebakış Trabzon Haber değil haberi geçen ajanstır.