Geçtiğimiz yıl, bu satırlarda kaleme aldığımız “Bir FETÖ daha istemiyorsan!” başlıklı yazımızda da belirtmiştik.
Fetullahçı yapı veya her türlü dini istismar eden yapının ülkeye, millete, şuurlara zarar vermesinin önüne geçmenin en önemli yolu “paralel din anlayışıyla” mücadele etmek olduğunu kaydetmiştik.
Aradan geçen bir yılın ardından farklı bir şey söylemiyoruz. Bugün Adnan Oktar denilen kişinin kurduğu iddia edilen örgüte dair soruşturmayı takip ediyoruz. İlginç şekilde yine dini referans almış bir yapı…
Fetullah’ı kutsayan münafık/müşrikler, kutsadıkları bu elebaşını ne görüyorlardı: Mehdi.
İlginçtir ki Adnan’ın müritleri de Fetullah’ınkinden farksız bir şekilde hocalarına (!) “mehdi” olarak bağlanıyorlar.
Bu vakaları meydana getiren hastalıkların tek tedavisi dini Allah’a özgülemektir. Zumer Suresi’nde “De ki ‘Bana dini yalnız Allah'a özgüleyerek ona ibadet/kulluk etmem emredildi.” ifadesiyle belirtilen ilâhî buyruk, akıllara işlemelidir.
Dinin Allah’a özgülenmediği, rivayetlerle boğulduğu; falanca şeyh, filanca âlimin emirlerinin kol gezdiği bir anlayışın, Allah’ın anlayışı olmadığının şuurlara işlemesi gerekmektedir.
Din Allah’ınsa buyruk da Allah’ındır. Bir şeyi haram da helâl de eden odur. Bu sınırların dışına çıkıldığında durulan noktanın Allah’ın dini olmadığı bilinmelidir.
“Ey insanlar, Allah'ın vaadi gerçektir! O hâlde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” (Fatır/5)
Saygılarımla…